00
Yazı Detayı
25 Temmuz 2021 - Pazar 20:30
 
Göç Halleri
Ramazan Seydaoğlu
 
 

Akdeniz ve Ege Denizleri binlerce göçmenin mezarı halinde. Bu vebalde bütün Müslüman ülkelerinin yöneticilerinin payları vardır. Bir zamanlar bizim donanmalarımızın cirit attığı bu sularda bugün haçlı hegemonyasının hâkim olmasında da geçmişte ve günümüzdeki yöneticilerin basiretsizlikleri ve siyasi çekişmeleri ile çıkar hesaplarının payı büyüktür.

 

Müslümanların yaşadıkları ülkeler üzerinde haçlı ve batı emperyalizmine çanak tutan yerli işbirlikçiler sayesinde halk hızla yoksullaşmakta ve “orta direk” diye tarif edilen orta tabaka yok olmaktadır. Bu sınıfın kaybolması, bir kutbun hızla ve korkunç zengin olmasına, bir sınıfın da aç ve sefaletine neden olurken sonuç olarak göçler ve sonrasında yeni zülümler ve iç çekişmeler ve çatışmalar olagelmektedir.

 

Batı’ya göçmeye çalışan insanların temel nedeni yaşam kaygılarıdır. Ülkelerinde tarımsal alanlarda ekin yerine mayınlar biten, yağmur yerine misket bombaları ve ateşler yağan toprakların sahipleri her şeylerini bırakıp “huzura” yolculuk yapıyorlar.

 

Göç ile umut yolculuklarına çıkanların birçoğu yollarda heba olmakta. Tabiri caizse akbabalara ve çakallara yem olurken çok azı kendini “batının medeni kolları”na teslim etmektedir. İnsan tacirleri, emek tacirleri ve kafatasçıların sofralarına meze olanların yanı sıra, kendine yaşam hakkı bulup da sahip oldukları beyin güçlerini yine bu insanların çıkarlarına sunmaları da cabası. Almanya’da yaşayan bir çiftin insanlığa müsallat olan pademik hastalığa umut olan aşıyı bulmaları beyin göçünün görünen bir yüzü sadece.

 

Bu hal ilelebet sürmez elbette.

Her halin bir sonu olduğu gibi emperyalist ve sömürgeciliğin de bir sonu olacaktır elbette. Bu da İslam Ülkelerinin dirilişleri ile olacaktır.

Gelecek Müslüman Halkların birleşmesini vadediyor.

Gelecek büyük bir İslamî gücün inşasına gebe.

 

Böylesi bir gücün birleşmesi Müslüman ülke yöneticilerin egolarını ve kimi de hanedanlık çıkarlarını atmalarıyla başlar. Özellikle ve öncelikle kendi aralarında güvene dayalı ilişkilerin timsali olması gereken Müslüman toplumlar, küreselleşme olgusu ve ilişiğindeki iktisadi, siyasi ve askerî tahakküme karşı “ortak vizyon“ ile uluslararası müzakereye katılmak ve söz konusu bağımlılık tanımına uygun bir “ilişkiler ağı“ kurmakla başlar.

 

Ortak stratejik güç birlikleri İslam ülkelerinin geleceğini kurtaracağı gibi sahip oldukları yer altı ve yer üstü zenginlikleri yerinde değerlendirmelerine ve zenginleşmelerine neden olacaktır. Halkı doyurup yaşama emniyetleri sağlandıkça da yine malum çevrelerin destekledikleri yerel terörsel olaylar da sona ermiş olacaktır.

 

Karnı tok ve adaletli bir yönetimin emrinde olan herkes bozgunculuğu düşünmez. Bozgunculuk yapmak isteyenler de kimseden prim bulamaz. Göçen beyinlerimizden ve sporcularımızdan hatırı sayılır bir kısmı da geri dönmüş olur böylece.

 

Yapılacak tek şey var. Devletlerimizin başlarındaki iktidarların ve onlara muhalefet eden liderlerin kafalarını ellerinin arasına almaları, bugünü değil, yarınları ve en önemlisi öldüklerinde hesap verecekleri o büyük mahkemeyi düşünmeleri gerekir. Varacakları sonuç muhakkak ki bir İslam Birliği olacaktır. İslam ülkelerinin güçlenmesi ve birlik oluşturmaları da İslam milletlerinin ve de insanlığın selameti olacaktır.

 
Etiketler: Göç, Halleri,
Yorumlar
Haber Yazılımı 0