00
Yazı Detayı
29 Haziran 2022 - Çarşamba 16:48
 
Kuantum Bilinci ne midir? İşte budur
Zeynep Gülcan Durmuş
 
 

Elektron izlendiğinde davranış değiştiriyor. Buna gözlemci etkisi deniliyor. Çekim yasasında serbest bırakmak bu yüzden önemli. 

Evren, "Sen bakarken soyunamıyorum" der gibi nazlanıyor, dilekleri gerçekleştirirken. 

Gerçekleşecek olan şeyi geciktiren de gözlemcinin kendisi mi oluyor yoksa? Buna dinde teslimiyet deniliyor olsa gerek. Allaha güvenmek, teslim olmak. Sisteme güvenmek.   

Olaylar da kimin gözlemlediği durumu değiştiriyorsa bizler de birer gözlemci olarak hangi enerjiyle müşahede ettiğimiz önemli o halde. 

Beklentiyle mi gözlemliyoruz? Muhtaçlıkla mı, şek ve şüpheyle mi? Mutlaka olmalı diyerek ısrarcı enerjiyle mi? Olsa da olur olmasa da her sonuca gönüllü olarak mı?


Hiç şöyle şeyler yaşadınız mı? Öyle güzel bir durum yaşarsınız ki, müjdeli bir haber, sürpriz bir olay. 

El açıp dua edecek olsanız bunu dilemek belki aklınıza bile gelmezdi. Eğer hiç deneyimlemediyseniz bahsedilen konuları kendi alanınızda gözden geçirmeli misiniz?  İnsan gözlemci olduğunda bekleyebileceği sonuçlar kendi zihninde kısıtlıdır. 

İnsan çözüm üretse aklına ancak birkaç çözüm gelir. Kuantum alanda, sonsuz olasılıklarda ise mümkünler ötesi sürprizler yer alır. Bu biraz da Ledun ilmiyle de alakalı olsa gerek. Hani Hz. Musa ve Hızır kıssasında da belirtilir. Olayların iç yüzü ve çıkaracağı sonuçlar ön görülemeyenlerle doludur. 

Her şey göründüğünün tersidir, hiçbir şey göründüğünün tersi değildir bakış açısı. 

Sen çekil aradan, tecelli eder yaradan. 
Ama kişi işi sisteme bırakmazsa şuna benzemiyor mu? 

Hani birine bir konuda yardımcı olunmak istenir de elinden alır, bırak ben yapacağım der. E  buyur ne yapacaksan yap o zaman denmez mi? 
Şimdi seçim kişinin kendisinde. Ne istiyorsun. Tek başına kendi bildiğini yapmak mı? Her şeyi bilenden destek almak mı?

Bilim her zaman varsayımlarla ilerler.

İnsan zihni de her şeyi varsayar. Bilinçaltı bir şeyi tanımlarken. Olsa olsa böyledir diyerek kavramaya çalışır.

Akıl. Bir şeye sabitlemek anlamına gelir. 
Arapça da deveyi bir yere sabitlemek anlamına gelir. Pergelle çizerken dahi. İki ayaktan birini sabitleriz. 
Diğerini değişken tutarız ve çizeriz. Birini sabitlemek aynı akıl da kavramları bir şeye sabitleyerek etrafında dönerek bir şeylere benzetmeye çalışır. Gemide giderken denizde görünüyorsa kara parçası. 
Fener sabit alınır. Koordinat belirlenir. Aradaki mesafe kıyaslanır. Hiç kara görünmüyorsa yıldızlara bakılır. Konum tayin edilir.

Mantık denilen şey de böyle bir şey.
Bilim mantığın da çok mantıklı bir şey olmadığını söylüyor.
Gözlemci etkisi diye bir şeye inanıyor musunuz?
Aynı malzemeleri biri yemek yapıyor başka lezzet de oluyor. Başkasının başka...
Bir olaya biri bakarken başka sonuç ortaya çıkıyor. Başkası gözlemci olunca başka sonuç.
Hiç kimse bakmazsa da başka sonuç.

Her türlü olay. Herkes. Her Kişi.
Mesela bazı insanlar çiçek eker, tutar başkası da çiçek eker, ama tutmaz. Yaptığı iş aynıdır oysa.
Bilmiyorum sizde oldu mu hiç. Bazen arkanızdan biri bakıyor gibi hissedersiniz. Dönüp baktığınızda gerçekten biri size bakıyordur.

Bazı ustalar vardır. İş yaparken biri seyrettiğinde rahatsız olur bakışlardan.

Bazı çocuklar biri bakarken tuvaletini yapamaz.
Biri bakarken elbisesini soyunamaz.
Bakışlarda tesir vardır. Gözlerden şualar çıkar.
Aynı şekilde nefeste.
Aynı zamanda avuç içinde.
Birçok noktadan çıkan bir manyetik alan etkimiz vardır.
Bizler elektromanyetik canlılarız.
Bunu belirleyen bazı faktörler var.
Duygularımız düşüncelerimiz. Erdemli ahlaklı davranışlarımız.

Kuantum alanda gözlemci olabilmek. Tanıklık, Şahitlik yapabilmek. Polis bir kavgaya müdahale ederken taraf tutmaz. Bir hakim her iki tarafa da eşit mesafede olur. Duygu yüklemez. Bizler de olayların içindeyken ama ne kadar duygusal olarak kapılmadan kalabilirsek, gözlemci olabilirsek tüm sonuçlara eşit mesafede oluruz.

4 kapıdan Şeriat Tarikatı geçenler Marifet ve Hakikat kapısına varanlar,  Levh-i Mahfuzdan okuyabilen Allah dostları olana müdahale etmez. Kişiye düşen de sadece gözlemci olmak, tanıklık etmek, şehadet etmek gerektiğini bilir. Her şey olması gerektiği gibi, her şey olması gerektiği yerdedir. 

Hz Ali ye soruluyor. Elest Bezmi ne zamandı? El An demiştir. Arapça' da El An, şimdi demektir, şu AN. 
Her ne olduysa şu an oldu.

Kainatın yaratılması, Adem’in İsa’nın yaratılması da şu an. Sadece AN da olup biten slov motion olarak yavaşlatılarak bize yaşatılıyor.
Bunu fark edebilmek için zaman ve mekan olgusu gerekiyordu. 3 boyutlu dünya gerçekliğinde bunu gözlemliyoruz.
Göz ancak buna muktedir. Beyin ancak bunu anlayabiliyor. Gerisini anlamaya gözden beyinden fazlası gerek. 

1 saatlik ya da 100 dakikalık bir film düşünün. Onu 8x ya da 16x hızlandırarak seyredersek 5-10 dakikada oynatabiliriz. Daha da hızlandığını düşünün3 saniyede hepsinin muazzam bir şekilde oynatıldığını. 

Karşımızdan muazzam hızda bir araba geçse anlık görünür, belki göremeyiz. Arabalar yeteri kadar yavaş ise görürüz. 

işte Kainatın yaratıldığından sonuna kadar ki her şey AN’ da yaratılmış ve insanlara biraz daha yavaşlatılmış halde deneyimletiliyor. 

Hepsini bir film şeridi gibi düşünsek, ya da bir küre gibi. O sahnelerin içinde bir AN' ı durdursak yada yavaşlatsak. O bizim farkındalığında olduğumuz AN olurken diğerleri gaflette olduklarımızı oluşturuyor. 

Yıllar günler de bunları deneyimlemek için oluşturulmuş zaman kavramı. Aslında her şey AN da. İsteklerimiz, dileklerimiz, yaratımlarımız da AN' da olup bitiyor.

Ben şu an hangi frekanstayım. Hangi duygudayım. Hangi niyetteyim. AN da ki olup bitenin sonucunu bir gözlemci olarak etkilerken bunlar belirleyici olacak

Bana gelen sonsuz olasılıklar varken içindeki seçenek.....
Zeynep Gülcan

 
Etiketler: Kuantum, Bilinci, ne, midir?, İşte, budur,
Yorumlar
Haber Yazılımı 0