00
Yazı Detayı
22 Şubat 2024 - Perşembe 12:56
 
Selam”ın Vebali Önemi Ve Değeri
Mustafa Mete Islamoglu
 
 

KONUYA BAŞLARKEN: Kayseri’de selam vermeyeni kınarlar renkit ederler ayıplarlardı… ALLAH selamı esirgenmez her girdiğin yere selamla gir hatta eve kimse olmasada girerken selam ver oğlum diye büyükler öğüt verirdi.  Ben çok küçük yaşta alıştım ve halen isteyerek severek devam ediyorum.

 

‘‘Siz, iman etmedikçe Cennet’e giremezsiniz; birbirinizi sevmedikçe iman etmiş olmazsınız. Yaptığınız zaman birbirinizi seveceğiniz bir şey söyleyeyim mi? Aranızda selamı yayınız.’’ (Müslim, İmân 93)

 

Allahu Teâlâ biz Müslümanları birbirimize kardeş kıldı. Elhamdulillah. Bu kardeşliğin devamını da bazı prensiplere bağlamıştır ki, bunların başında selamlaşma gelir. Selamlaşma, Müslümanlar arasında kardeşlik bağının kuvvetlenmesine, muhabbetin artmasına vesile olan en önemli iletişim aracıdır.

 

Ayrıca selam, Allahu Teâlâ’nın isimlerinden biri olup, sıkıntı ve fenalıktan uzak, hayırlı ve bereketli bir hayat, hem dünya hem de ahiret saadet dilemesi için yapılan bir duadır. Yani bir selam vermek, birçok hayırlı ameli ve ecri beraberinde getirmektedir.

 

Allahu Teâlâ şöyle buyuruyor:

‘‘Ey iman edenler! Kendi evlerinizden başka evlere, geldiğinizi fark ettirip ev halkına selam vermeden girmeyiniz.’’ (Nur)

‘‘Evlere girdiğiniz zaman, Allah tarafından mübarek ve güzel bir yaşama dileği olarak kendinize (birbirinize) selam verin.’’ (Nur 61

 

Ayeti kerimelerde geçtiği gibi Allah Subhanehû ve Teâlâ başkasına evine izinsiz girmeyi yasakladığı gibi, habersiz ve selamsız girilmemesi gerektiğini de buyurmaktadır. İnsanın bir eve girdiğini fark ettirmesi, ev halkından içeri girmek üzere izin istemesi demektir. Bu durumda başkasının evine girmek isteyen kişi önce Allah’ın selamını verip sonra girmek için izin istemelidir.

 

Rib’î İbni Hiraş şöyle anlattı;

“Benî Âmir’den bir adamın bize haber verdiğine göre, bu zât, Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem evde iken, içeriye gireyim mi? diye izin istemişti. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem hizmetçisine; Çık, bu adama izin istemeyi öğret. Önce Es-Selamu aleykum desin, sonra gireyim mi diye sorsun,’ buyurdu.

 

Adam Rasulullah’ın söylediklerini duyarak; Es-Selamu aleykum, girebilir miyim? dedi. Bunun üzerine Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem ona izin verdi, o da içeri girdi.” (Ebû Dâvûd)

 

Cahiliye Arapları, başkalarının evine girdikleri zaman, birbirlerinin mahremiyetine saygı göstermez, dünya ve ahiret saadetini temenni etmek olan selamı da bilmezlerdi. “Sabahınız/akşamınız hayat olsun”, veya “hayr olsun/aydın olsun” gibi sözler söylerlerdi. Bunlarla günümüzde kullanılan “günaydın/tünaydın” sözleri arasında garip bir benzerlik vardır. Bunlar kötü/yanlış olmamakla birlikte, İslâm’ın selamını yerine getirmeyen ve alınacak olan ecri kaçıran anlık temennilerdir. Üstelik İslâm’ın bize öğrettikleri âdetler ile güdük medeniyetlerin adetleri olan sözler kıyas dahi edilemez.

 

Enes RadiyAllahu Anh şöyle demiştir; “Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem bana; ‘Yavrucuğum! Kendi ailenin yanına girdiğinde onlara selam ver ki, sana ve ev halkına bereket olsun, buyurdu. (Tırmizi)

 

Sadece başkalarının evine girildiğinde değil, kişi evine girdiği vakitte kendi aile efradına selam vermesi daha da önem kazanır. Hatta ayet, kendi evinde hiç kimsenin bulunmaması durumunda dahi selam vermesi gerektiğine delil olarak getirilmiştir.

 

Bu durumda verilecek selamın: “Es-Salamu aleynâ ve alâ ibâdillâhi’s-sâlihîn.”şeklinde olması gerektiği belirtilir.

 

Abdullah İbni Amr İbni Âs şöyle dedi:

“Bir adam, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e; İslâm’ın hangi özelliği daha hayırlıdır? diye sordu. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu; Yemek yedirmen, tanıdığın ve tanımadığın herkese selam vermendir.” (Buhâri)

 

İnsanlara yemek yedirmek, selam vermek ve benzeri davranışlar mutlak hayra vesile olan davranışlardır. Selam dostluğun, kardeşliğin, karşısındaki kişiye sevgi ve saygı duymanın, mütevazı davranmanın, insanların kalplerini kazanmanın ilk basamağıdır. Müslümanların birbirlerini görmesiyle hemen selamlaşmaları aralarındaki kaynaşmayı sağlamış olur. Örneğin; sert görünümlü birine selam verdiğiniz zaman, selamı alırken tebessüm ettiğini fark edersiniz. Bu da aralarındaki ilk kaynaşmayı gösterir.

 

Selam vermede önemli bir mesele daha var ki, o da ilk selam verenin selam alana nispetle Allah Subhanehû ve Teâlâ katında daha makbul olmasıdır. Zira Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyuruyor;

 

“İnsanların Allah katında en makbul olanı, önce selam verenlerdir.” (Ebû Davud)

Rabbimiz bir selam ile selamlaştığımız zaman, karşılık olarak ya aynı şekilde ya da daha güzeli ile karşılık vermemizi emretmektedir. Şöyle buyuruyor Rabbimiz;

‘‘Bir selam ile selamlandığınız zaman siz de ondan daha güzeliyle selam verin veya verilen selamı aynen iade edin.’’ (Nisâ 86)

 

Bilindiği gibi selamın en kısası “Es-Selamu aleykum” şeklindedir. Selam bu şekilde verildiği zaman ya “ve aleykumu’s selam” ya da bir kelime arttırarak “ve aleykumu’s selam ve rahmetullah” şeklinde karşılık verilerek selam alınmalıdır. Böylece selama daha güzeli ile karşılık verilmiş olur.

 

Bu tarzda selamlaşma İslâm Ümmeti’ne hastır. Selam “Es-Selamu aleykum ve rahmetullah”  şeklinde verildiği zaman, karşılık olarak “ve aleykumu’s selam” şeklinde alınmamalıdır. Çünkü bu ne aynı şekilde ne de daha güzeli ile karşılık verilmiş olur. Her zaman ya verildiği şekilde ya da verilen selama bir kelime daha ekleyerek alınmalıdır.

 

 MAKBUL OLAN SELAM BÖYLE OLMALI

 

Bu durumda “Es-Selamu aleykum ve rahmetullah” selamına verilecek cevap ‘ve aleykumu’s selam ve rahmetullah” veya “ve aleykumu’s selam ve rahmetullahi ve berekâtuhu” şeklinde olmalıdır.

 

İmrân İbni Husayn şöyle anlattı;

 

“Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem’e bir adam geldi ve; “Es-Selamu aleykum, dedi. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem onun selamını aynı şekilde karşılık verdikten sonra adam oturdu. Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem; On sevap kazandı,’ buyurdu. Sonra başka bir adam geldi, o da; Es-Selamu aleykum ve rahmetullah, dedi. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem ona da verdiği selamın aynıyla mukabelede bulundu. O kişi de yerine oturdu.

 

Nebi SallAllahu Aleyhi ve Sellem; ‘Yirmi sevap kazandı,’ buyurdu. Daha sonra başka bir adam geldi ve; Es-Selamu aleykum ve rahmetullahi ve berekâtuh, dedi. Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem o kişiye de aynıyla karşılık verdi. O kişide yerine oturdu.

 

Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem: Otuz sevap kazandı, buyurdu. (Ebû Davûd, Tırmizi)

 

İmrân’ın bu rivayeti, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem’in huzurunda gerçekleşen selam verme ve alma şekilleri ile bunların fazilet açısından kıymetlerini ortaya koymaktadır.

 

 Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem verilen her selamın doğru, geçerli ve caiz olduğunu tasdik etmiştir. Yalnız bu selamlar, fazilet ve ecir açısından birbirinden farklıdır.

 

TARİHE İŞIK TUTAN İSLAM ADABI

 

Tufeyl İbni Übey İbni Kâ’b’ın söylediğine göre; “Abdullah İbni Ömer’e gelir ve onunla birlikte çarşıya çıkarlardı. Tufeyl sözüne şöyle devam etti; Biz çarşıya çıktığımızda, Abdullah, eski eşya satan, değerli mal satan, yoksul veya herhangi bir kimseye uğrasa mutlaka selam verirdi.

 

 Bir gün yine Abdullah İbni Ömer’in yanına gelmiştim. Çarşıya gitmek için kendisine arkadaş olmamı istedi. Ona; Çarşıda ne yapacaksın? Alışverişe vâkıf değilsin, malların fiyatlarını sormuyorsun, bir şey satın almak istemiyorsun, çarşıdaki sohbet yerlerinde de oturmuyorsun. Şuraya otur da, birlikte konuşalım, dedim.

 

Bunun üzerine Abdullah; Ey Ebû Batn! (Tufeyl, iri göbekli bir kişi olduğu için böyle hitap etmiştir) Biz sadece selam vermek üzere çarşıya çıkıyoruz. Karşılaştığımız kimselere de selam veriyoruz, cevabını verdi.”

 

Abdullah İbni Ömer’in alışveriş işleriyle uğraşmaması, fiyatları sormaması, pazarlık yapmaması, pazar yerine oturmaması onun çarşıya çıkmasına engel teşkil etmemişti. Sadece insanlara selam vermek için çarşıya çıkması selamın önemini göstermiştir.

 

Günümüzde insanlar ne yazık ki, İslâmî selamlaşmadan kaçınıp mevcut sistemin topluma sunduğu selamlaşmayı tercih eder oldular.

 

Bilhassa Türkiye’de bir mağazaya girip Allah’ın selamını verdiğinizde karşılık olarak “merhaba” veya “buyurun nasıl yardımcı olabilirim” karşılığını alıyoruz. Öyle bir duruma gelindi ki, “Es-selamu aleykum” demekten çekinmeye başladı insanlar.

 

İslâm’ın selamına geri kalmış çağ dışı olarak bakıyorlar veya selam vermek için illaki tanışmak gerektiğini düşünenler dahi olabiliyor.

 

Öyle ki, hiç tanımadığınız bir Müslümana selam verdiğiniz zaman “tanışıyor muyuz?” sorusuyla karşılaşabiliyorsunuz. Oysa selam vermek sünnet, almak ise vaciptir. İnsanlar selamlaşmadaki ecri kavramış olsalardı birbirleriyle her gördükleri yerde selamlaşırlardı. Birbirleriyle adeta yarış içerisinde olurlardı. Üstelik selamı en güzel şekilde verip, en güzel şekilde de alırlardı.

 

Bir yere tekrar girip çıkan veya aralarına ağaç gibi bir engel girmesi sebebiyle birbirleriyle tekrar karşılaşan kimselerin her defasında selam vermeleri müstehaptır.

 

Ebû Hurayra RadiyAllahu Anh’den rivayet edildiğine göre, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu;

 

“Sizden biriniz din kardeşine rastladığında ona selam versin. Eğer ikisinin arasına ağaç, duvar ve taş girer de tekrar karşılaşırlarsa, tekrar selam versin.” (Ebû Davûd)

Yine Ebû Hurayra’dan rivayet edildiğine göre, Rasulullah SallAllahu Aleyhi ve Sellem şöyle buyurdu;

 

‘‘Sizden biriniz bir meclise vardığında selam versin. Oturduğu meclisten kalkmak istediği zaman da selam versin. Önce verdiği selam, sonraki selamından üstün değildir.’’ (Ebû Davûd, Tırmizi)

 

Evet değerli kardeşlerim, görüldüğü üzere selamlaşmak sabit bir mesele değildir. Selamlaşmayı sıradanlaşmaktan uzak tutmak için selamlaşma adabının bizlere, ailemize ve tüm yakın ve uzak çevremize yerleştirmemiz gerekmektedir. Zira selamlaşmanın her aşamasında müminler için bir çok hayır vardır.

 

 Her verilen selamda taraflara hasenatlar yazılır ve her güzel selamda bu hasenatlar çoğalmaktadır. Bu durumda değerli kardeşlerim, Allah’ın ve Rasulü’nün çağrısına icabet ederek aramızdaki selamı yaymaya özen gösterelim.

 

Allah’ın selamıyla konuma son vermek istiyorum. Allah’ın selamı, rahmeti ve bereketi üzerinize olsun.

Es-Selamu aleykum ve rahmetullahi ve berekâtuh…

TÜM İNANANLARA SELAM ve DUALARIMLA 17. 02. 2024   ALANYA

 
Etiketler: Selam”ın, Vebali, Önemi, Ve, Değeri,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
27 Nisan 2024
“Ermenilerin Türkiye Üzerine Oyunları”
25 Nisan 2024
Milliyetçilik ve Millet Üzerine Gerçekler
07 Nisan 2024
Ramazanda Oruç Tutmanın Tıbbi Faydaları
03 Nisan 2024
Hz. Ali Efendimiz Gazadan Döner
28 Mart 2024
Fert ve Millet Olarak Temel Düşüncemiz
15 Mart 2024
Gençliğimizi Ateşe Atıyorlar Uyanın.!
13 Mart 2024
Nisa kadın anlamına gelir
11 Mart 2024
Alanya’nın Teminatı "Mevlüt Demir"
06 Mart 2024
Devlet Bahçeli’nin Tüm Gerçekleri
14 Şubat 2024
Tevbe Etmenin Çok Büyük Önemi
13 Şubat 2024
MHP’nin Acılarla Dolu Tarihçesi
09 Şubat 2024
Adıyaman Öldü Acıyaman Doğdu
29 Ocak 2024
İnsan ve Duygu
09 Ocak 2024
Geçmişin Hayaletleri
03 Ocak 2024
Bela Ağızdan Çıkan Söze Bağlıdır
31 Aralık 2023
Dünyanın Gözü Türkiye’de.
20 Aralık 2023
Türk Gençliği Zehirleniyor
16 Aralık 2023
“ ERCİYES’LE DERTLEŞTİM “
13 Aralık 2023
Hamas Sözcüsü Ebu Ubeyde Aslında Kim?
11 Aralık 2023
YALNIZLIK
10 Aralık 2023
TÜRK ADININ . ORTAYA ÇIKIŞI-YAYILIŞI
01 Aralık 2023
GÖZÜN AYDIN TÜRKİYE
14 Kasım 2023
IŞİD’İN VAHŞET BİLANÇOSU
01 Kasım 2023
İMAN, ŞUUR ve İSLAM
08 Eylül 2023
Türkiyenin Can Damarı
31 Ağustos 2023
Milli Diriliş…
06 Ağustos 2023
DELİCE
04 Temmuz 2023
Komşum Doktor
13 Nisan 2023
Yaşlılık
09 Nisan 2023
“Tam İnanacaktım “
06 Nisan 2023
Başbuğ Alpaslan Türkeş'e,
04 Nisan 2023
( islam Düşmanlarının iğrenç Yüzü )
19 Mart 2023
Türklük bizim kanımızda var!
13 Mart 2023
Utanıyorum
12 Mart 2023
“ Türkiye'mden Bir Asırdır Saklanan İhanet Gerçekleri”
09 Ocak 2023
İslam düşmanları hortladı
03 Ekim 2022
TÜRK ADININ ORTAYA ÇIKIŞI ve YAYILIŞI
30 Eylül 2022
HATAY GERÇEKLERİ
26 Eylül 2022
Her Türlü Günahı Sildiren Tevbe Duası
29 Temmuz 2022
“TÜRK” DEVLETLERİNİN YIKILIŞ NEDENLERİ..
04 Temmuz 2022
GAZETECİ NEDİR NASIL OLMALIDIR.
29 Haziran 2022
YAZDI TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?
22 Haziran 2022
DİN
12 Haziran 2022
Peygamber Efendimiz’in Vefat Edeceğini Bildiren Ayet
31 Mayıs 2022
ANALİZ
Haber Yazılımı 0