00
Yazı Detayı
29 Haziran 2022 - Çarşamba 13:08
 
YAZDI TÜRKİYE NEREYE GİDİYOR?
Mustafa Mete Islamoglu
 
 

GİRİŞ: Ne yazık ki: yılın ortasına gelmiş bulunmaktayız. Birçokları hedeflerine ulaşamadı, yatırımlarını erteledi büyümesini durdurdu. Peki neden? Sektör bu denli büyürken yerli üretici veya sağlık hizmet üreticisi bu sıkıntıları yaşıyor. 

Birçok sebebi var tabii. Gerek dış politika eksenli ihracat kanallarının tıkanması, gerek iç piyasadaki yatırımın global firmalar üzerinden tedarik edilmesi gerekse Halk Sağlığı, Hudut Sahilleri gibi kurumların toplu mal alımı.  

Bu saydıklarımdan hepsi birer etken fakat bu işin temelinde başka nedenler olmalı. Sanırım biz sağlık hizmet üreticileri iş yapma modellerini gözden geçirmeli ve tedarik sürecinde daha fazla yer almalı diye düşünmekteyim. Nasıl mı?  

 Eski bakan görevi devrederken ilginç bir konuyu dile getirdi tabi o günün hengamesinde basın, bu açıklamayı yeterince yansıtamadı. 


Şehir hastanelerinin satın alma sistemi 

Neydi bu: ‘Sağlık sektörü tüketerek büyümekten vazgeçmeli üreterek büyümeli’. Evet maalesef tüketerek büyüdük, firmalarımız tabir caizse kendilerini, iyi bir diyet programına almalı. Bayiliklerini, distribütörlüklerini yeni açılacak şehir hastaneleri satın alma ver tedarik sistemine göre adapte ederek gözden geçirmeli. Üreticilerimiz ise son günlerde hükümetimiz tarafından atılan pozitif adımlar ile birlikte yeni ihracat kanalları oluşturmalı, birleşmekten korkmadan Ar-Ge faaliyetlerine daha çok yatırım yapmalı. 


Sağlık turizmi 

Sağlık hizmet sunucuları tıbbi cihaz ve medikal planlama maliyetlerini gözden geçirmeli. Ayrıca ülkemiz önemli bir destinasyon. Yeni açılacak havalimanı ile beraber günlük 50 – 60 bin kişinin aktarma yapacağı ve bu yolcuların 10’unun ülkemizde en az 1 gün konaklayacağı söylenmekte.  

İşte bu sebepten dolayı sağlık hizmet sunucuları sağlık turizmime yönelik faaliyetlerini gözden geçirmeli bu alana gerekli personel ve teknoloji yatırımı yapmalıdır. 


Meslek örgütleri 

Tabi bu dönüşüm kolay değil. Ama hep beraber bir vizyon değişikliği şart. Burada iş birazda meslek örgütlerine düşüyor. Bu güne kadar bürokrasi ile o kadar meşgul idiler ki belki de üyelerinin hayatta kalma mücadelesinin farkına varamadılar. Bu aynı zamanda bir öz eleştiridir, sakın kimse kızmasın lütfen. Üyelerimizin işlerinin iyi gitmesi için çalışmak bizlerin görev alanı içerisindedir. 


Morale ihtiyaç var 

Çok karamsar tablo çizmek istemem ama bazen silkinip, sektöre biraz dışardan bakma aslında ne kadar çok fırsat olduğunu görmemizi sağlayacaktır. Tabi devlet bizim tek satın alıcımızdır ve elbette sektöre katkısı büyüktür bu yadsınamaz. Fakat iş adamının her şeyden önce morale motivasyona ihtiyacı vardır. Sayın siyasi büyüklerimden bu gerçeği sık hatırlamalarını ve açıklamalarında sağlık sektörünün gerek imalatçı gerek hizmet sunucularının ülke için ne kadar önem arz ettiği konusuna değinmeleri şarttır ve zorunluluktur. 


Doç. Dr. Ali Faik Demir anlatıyor. COVID-19 Türkiye yurtdışında nereye, nasıl destek sağlıyor? 

Türkiye’nin yaptığı tıbbi malzeme yardımları neler? Peki, bu yardımların Türkiye'nin dış politikasındaki yeri ne? Uluslararası ilişkiler uzmanları, Türkiye’nin koronavirüs yardımlarını DW Türkçe’ye değerlendirdi. 

     
Türkiye'nin İngiltere'ye gönderdiği yardım malzemeleri 

Türkiye'nin koronavirüs salgınında diğer ülkelere verdiği destek ve gönderdiği yardımlar sık sık gündeme geliyor. Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu, Çarşamba günü yaptığı açıklamada "Kendimizin tıbbi ekipman ihtiyacı olmasına rağmen İngiltere, İtalya ve İspanya gibi önemli müttefiklerimizin de aralarında bulunduğu 34 ülkeye yardım elimizi uzattık" şeklinde konuştu. Bu açıklamadan sonra da yardımlar devam etti ve en az 40 ülkeye ulaştı. Çin ve ABD’nin ardından, Türkiye’nin dünyada en çok yardım yapan üçüncü ülke olduğunu vurgulayan Çavuşoğlu, 104 ülkeden yardım talebi olduğunu belirtmişti. 

 Peki, Türkiye şimdiye kadar hangi ülkelere yardım yaptı? Hangi ülkeye ne kadar yardım malzemesi gönderdi? Bu yardımlar hangi kurumlar aracılığıyla yapıldı? DW Türkçe bu konuları araştırdı ve yardımların Türkiye’nin dış politikasındaki yerini uzmanlara sordu. 

 

Hangi yardım malzemeleri gönderiliyor? 
Koronavirüs krizi kapsamında yurtdışına yapılan tıbbi yardımlar çeşitlilik gösteriyor. Birçok ülkede en yaygın yardım türü erzak dağıtımı olarak öne çıkıyor. Maske, biyolojik tehlike tulumu, tek kullanımlık koruyucu kıyafet, önlük, koruyucu gözlük, eldiven, antiseptik ve COVID-19 test kiti gibi ürünler de yine en çok dağıtılan ürünler arasında. 

Ancak Endonezya’da cami temizliği ve ilaçlama, Yemen’de sağlık çalışanlarına eğitim, Sudan’da 3D yazıcısının bağışı, Romanya’da sağlık ocağı yenilenmesi ve Gazze’de hastane hibe edilmesi gibi örnekler de, Türkiye’nin COVID-19 kapsamında yaptığı tıbbi ürün ve hizmet yardımları dahilinde. 

Bu yardımların ulaştırılması TİKA, Kızılay, Sağlık Bakanlığı, Savunma Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı, Ticaret Bakanlığı ve Cumhurbaşkanlığı gibi farklı kurumlar aracılığıyla koordine ediliyor. Libya, Kuzey Makedonya ve Bosna-Hersek gibi bazı ülkelere ise birkaç farklı kurumlar yardım gönderebiliyor. 

 
Her kurumun yaptığı yardımlar hakkında detaylı ve şeffaf bilgiye ulaşmak mümkün değil. Ancak yardımı alan bazı tarafların açıklamaları ve sosyal medya paylaşımları bu yardımların kapsamı ve değeri hakkında ipucu veriyor. Örneğin, Kosova Kızılhaçı’nın paylaştığı Kızılay tutanağına göre bu ülkeye gönderilen 41 kolide 63 bin adet tıbbi malzeme bulunuyor ve bu malzemelerin toplam değeri 160 bin TL. 

 

Türkiye’nin NATO aracılığıyla yardım yolladığı ülkeler arasında İngiltere, İspanya, İtalya, Bosna-Hersek, Kuzey Makedonya ve Karadağ da yer alıyor. NATO açıklamasına göre Türkiye, İspanya ve İtalya’ya toplam 450 bin maske yolladı. Ayrıca İngiliz yetkililer ülkeye ulaşan iki askeri kargo uçağının bir tanesinin içerisinde 250 bin adet kişisel koruyucu ekipman bulunduğunu belirtti. 


Maske yardımı devam ediyor 
COVID-19 ile mücadele kapsamında, tıbbi ve cerrahi maske, tulum, eldiven, dezenfektan dahil birçok ürünün ihracatı ön izne tabi tutuluyor. Yardımların büyük bir çoğunluğu karşılıksız yapılsa da, ihracatı durdurulan bu malzemelerin yurtdışına satışının resmi kurumların onayından geçmesi gerek. Bu nedenle izin çıkarılan sevkiyatlar yardım olarak tanımlanıyor. 

Türkiye kendi sınırları içerisinde maske dağıtımına devam ederken, aynı zamanda yurtdışına da üç katlı cerrahi maske, ENI149, N95 ve bez maske gibi farklı özellikte maskeler gönderiyor. Sağlık Bakanı Fahrettin Koca’nın açıklamasına göre, Türkiye’den iki milyon maske talep eden Almanya’ya da bu ürünlerin yakın zamanda satılması planlanıyor. Aralarında Özbekistan, Sri Lanka, Moğolistan, Uganda ve Macaristan’ın da bulunduğu birçok ülkede ise Türkiye yerel imkanlarla maske üretimini destekliyor. 

 

COVID-19 testleri de yardım olarak yurtdışına gönderilen ürünler arasında. Ulaşılan resmi belgelere göre bugüne kadar Kolombiya’ya 26 bin 250, Sırbistan’a bin 500 ve İran’a bin adet test gönderildi. Sağlık Bakanı Koca, ayrıca talep doğrultusunda ABD’ye de 500 bin testin satıldığını belirtti. 


"Toplumun vermesi gereken bir karar” 
Türkiye’nin uzun süredir farklı ülkelere yaptığı yardımlarla ve kurduğu vakıf ve düşünce kuruluşlarıyla dünyada yumuşak gücünü arttırmaya yönelik faaliyetlerde bulunduğunu belirten ve Koç Üniversitesi'nde Siyaset Bilimleri ve Uluslararası İlişkiler alanında öğretim üyeliği yapan Prof. Dr. Murat Somer, COVID-19 kapsamında yapılan insani yardımların da bu politikanın bir parçası olduğunu belirtiyor. 

 

Prof. Dr. Murat Somer 

“Türkiye kaynaklarının önemli bir bölümünü yurtdışındaki insani faaliyetler için kullanmalı mı, kullanmamalı mı? Bu Türkiye’de toplumun vermesi, en azından onaylaması gereken bir karar” diyen Somer, hukuk devletlerinde ve demokrasilerde siyasi kararların, denge ve denetleme mekanizmaları dahilinde ve toplumsal mutabakat ile alınması gerektiğine dikkat çekiyor. Yardım kararlarının şeffaf bir şekilde alınmadığını düşünen Somer, bu durumun yolsuzluk ve siyasilerin şahsi çıkarları için kullanılabileceğinin de altını çiziyor. 


Türkiye’de ülke içerisinde ihtiyaç duyulan kaynakların bir kısmının yurtdışına aktarılmasının “tepeden ve topluma sorulmadan alınmasının” demokratik olmadığını belirten Somer, “Bugün Türkiye’de insanların devleti yönetenlerin kararlarını yeterince denetleme imkanına sahip olduğunu söylemek mümkün değil. Eğer muhalefeti ve sivil toplumu da katarak tartışılsaydı bu tercih, acaba Türkiye hangi kararı verecekti?” diyor. 


Türkiye güvenilir olduğunu anlatmaya çalışıyor. 
Altınbaş Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Alper Kaliber ise Türkiye’nin içeride bu salgınla mücadele ederken, komşularına ve Avrupa dahil olmak üzere diğer toplumlara yardımcı olabilecek kadar hazırlıklı ve güçlü olduğuna dair bir imaj vermeye çalıştığını vurguluyor. 

 
Doç. Dr. Alper Kaliber 
“Esasında Türkiye uluslararası ittifaklarına vurgu yaparak sistem içerisinde olduğunu, güvenilir ve zor zamanda kendisiyle çalışılabilir bir ülke olduğunu anlatmaya çalışıyor” diyen Kaliber, bir diğer mesajın da Cumhurbaşkanlığı forsu kullanılması ile verildiğini belirterek, bu durumun Türkiye’deki devlet yapısının ve gücünün tek bir kişide toplanmasının sembolü olduğunu belirtiyor. 


Türkiye’nin uluslararası örgütlere ve normlara bağımlılığını vurgulamasının uzlaşmacı bir ton taşıdığını söyleyen Kaliber’e göre, Türkiye’nin özellikle son yıllarda yaptığı anti-demokratik uygulamalar ve çeşitli uluslararası sorunlara verdiği reaksiyonların hızlı bir prestij ve inanılırlık kaybına yol açmış durumda. Ancak özellikle 2000’lerin ortalarından itibaren Türkiye’nin kendisini yumuşak güç olarak konumlandırmaya çalıştığını belirten Kaliber, “Bugünlerde ise Çavuşoğlu’nun özellikle dile getirdiği ve altının çeşitli şekillerde doldurulmaya çalışıldığı yeni bir kavram ortaya atılmış gibi görünüyor. 

 
 Bu da girişimci ve insani dış politika olarak adlandırılıyor” diyor. 
"Neden yardım yapmadı demeyecekler, iyi ki bunu yaptı diyecekler” 

Yardım yapılan ülkelerin çeşitliliğini vurgulayan Galatasaray Üniversitesi Uluslararası İlişkiler Bölümü öğretim üyesi Doç. Dr. Ali Faik Demir’e göre ise, "Tarihsel bağlamda, geçmişten beri, Türkiye’nin Osmanlı’dan devraldığı, kriz ve zor zamanlarda insanlara el uzatma alışkanlığı var." Yapılan yardımların hem sembolik hem de hızlı sonuç verecek yanları olduğunu belirten Demir, aynı zamanda Türkiye dahil hiçbir devletin ulusal çıkarının sadece ülke sınırlarının güvenliğine bağlı olmadığını ve küresel sistemde dayanışmanın şart olduğunu belirtiyor. 

 
Doç. Dr. Ali Faik Demir 
“Türkiye’de kamuoyu “Türkiye bunu politik bir nedenle mi yaptı, ben bile maskeye ulaşamıyorum” diye düşünüyor olabilir, fakat bu doğru bir okuma değil” diyen Demir’e göre, Türkiye dayanışmanın önemini anlayan ülkelerden. Dolayısıyla Demir, Ermenistan gibi Türkiye’nin sınırlarının kapalı olduğu bir ülkeye yardım onayının yapılmasının da dayanışma kapsamında düşünülmesi gerektiğini belirtiyor. 


Dünyanın küresel bir köy olarak görülmesi gerektiğini de ifade eden Demir  “Türkiye bir algı değişikliği yaratmış olabilir, ben kendi adıma bunun olumlu olduğunu düşünüyorum. Bu yardımları yapmasaydı negatif bir algı yaratmayacaktı, ama yaptığı için olumlu bir algı yarattı. Bu da bir gerçek. Neden yapmadı demeyecekler, iyi ki bunu yaptı diyecekler. Bence farkı da bu” diyor. 

ALLAH SONUMUZA HAYIRLAR HALK EYLEYE.  NEREYE GİTTİĞİMİZİ RABBİM İYİ BİLİR. 
29 Haziran 2022  ALANYA 

 
Etiketler: YAZDI, TÜRKİYE, NEREYE, GİDİYOR?, ,
Yorumlar
Yazarın Diğer Yazıları
28 Mart 2024
Fert ve Millet Olarak Temel Düşüncemiz
15 Mart 2024
Gençliğimizi Ateşe Atıyorlar Uyanın.!
13 Mart 2024
Nisa kadın anlamına gelir
11 Mart 2024
Alanya’nın Teminatı "Mevlüt Demir"
06 Mart 2024
Devlet Bahçeli’nin Tüm Gerçekleri
22 Şubat 2024
Selam”ın Vebali Önemi Ve Değeri
14 Şubat 2024
Tevbe Etmenin Çok Büyük Önemi
13 Şubat 2024
MHP’nin Acılarla Dolu Tarihçesi
09 Şubat 2024
Adıyaman Öldü Acıyaman Doğdu
29 Ocak 2024
İnsan ve Duygu
09 Ocak 2024
Geçmişin Hayaletleri
03 Ocak 2024
Bela Ağızdan Çıkan Söze Bağlıdır
31 Aralık 2023
Dünyanın Gözü Türkiye’de.
20 Aralık 2023
Türk Gençliği Zehirleniyor
16 Aralık 2023
“ ERCİYES’LE DERTLEŞTİM “
13 Aralık 2023
Hamas Sözcüsü Ebu Ubeyde Aslında Kim?
11 Aralık 2023
YALNIZLIK
10 Aralık 2023
TÜRK ADININ . ORTAYA ÇIKIŞI-YAYILIŞI
01 Aralık 2023
GÖZÜN AYDIN TÜRKİYE
14 Kasım 2023
IŞİD’İN VAHŞET BİLANÇOSU
01 Kasım 2023
İMAN, ŞUUR ve İSLAM
08 Eylül 2023
Türkiyenin Can Damarı
31 Ağustos 2023
Milli Diriliş…
06 Ağustos 2023
DELİCE
04 Temmuz 2023
Komşum Doktor
13 Nisan 2023
Yaşlılık
09 Nisan 2023
“Tam İnanacaktım “
06 Nisan 2023
Başbuğ Alpaslan Türkeş'e,
04 Nisan 2023
( islam Düşmanlarının iğrenç Yüzü )
19 Mart 2023
Türklük bizim kanımızda var!
13 Mart 2023
Utanıyorum
12 Mart 2023
“ Türkiye'mden Bir Asırdır Saklanan İhanet Gerçekleri”
09 Ocak 2023
İslam düşmanları hortladı
03 Ekim 2022
TÜRK ADININ ORTAYA ÇIKIŞI ve YAYILIŞI
30 Eylül 2022
HATAY GERÇEKLERİ
26 Eylül 2022
Her Türlü Günahı Sildiren Tevbe Duası
29 Temmuz 2022
“TÜRK” DEVLETLERİNİN YIKILIŞ NEDENLERİ..
04 Temmuz 2022
GAZETECİ NEDİR NASIL OLMALIDIR.
22 Haziran 2022
DİN
12 Haziran 2022
Peygamber Efendimiz’in Vefat Edeceğini Bildiren Ayet
31 Mayıs 2022
ANALİZ
Haber Yazılımı 0