Tiyatro, seyircinin ruhuna dokunabildiği, kimi zaman güldürüp kimi zaman düşündürdüğü ölçüde anlamlıdır. Ne var ki, geçtiğimiz günlerde izlediğim Mutlu Aile Tablosu tam tersine, seyircide buruk bir tat bıraktı. Emre Kınay ve Pınar Altuğ Atacan'ın sahne aldığı oyun, beklentinin epey altında kaldı.
En temel sorun, oyunun metninde saklıydı. Amerikan bir eseri neredeyse birebir sahneye taşımak, yerelleştirmeden, bizden bir şey katmadan sunmak seyirciyi kopukluğa mahkûm etti. Ne güldüren espriler bize temas edebildi, ne de hikâyede kendimizden bir parça bulabildik. Yer yer siyasete yapılan ufak göndermeler ise kısa bir alkışla sınırlı kaldı. Bir buçuk saatlik bir oyunu ayakta tutmaya yetecek derinlikten çok uzaktı.
Üstelik oyunun içerik tercihi de düşündürücüydü. Çocuk seyircilerin de bulunduğu bir salonda, +18 ögelerle dolu bir hikâyeyi sergilemek, üstelik bunu bir okul organizasyonu kapsamında yapmak, en hafif tabirle talihsizliktir. Onca değerli oyun arasından böylesine zayıf bir metnin turne programına alınmış olması ise ayrıca sorgulanmalı.
Oyunculuklara gelince… Beş kişilik kadronun iki “çocuk karakteri” maalesef tiyatroya gönül vermiş bir seyircinin gözünde sınıfta kaldı.
Abartılı mimikler, sahicilikten uzak tepkiler ve klişe replikler izleyicide yapaylık duygusu uyandırdı. Pınar Altuğ’nun performansı özellikle sırıttı; ne mimik, ne ses tonu, ne de sahne hâkimiyeti inandırıcı bir düzeye ulaşabildi. Emre Kınay ise kuşkusuz oyunu taşıyan tek isimdi. Yetenek ve deneyimiyle sahneyi doldurdu, ancak bir ustanın performansı bile vasat bir oyunun ve yetersiz ekip arkadaşlarının gölgesini silemedi.
Bir başka hayal kırıklığı da mekânla ilgiliydi. Alanya Açık Hava Tiyatrosu’nda VIP olarak satılan bölümlerde, “özel” olmanın karşılığı sadece birkaç sandalye olmuş. Önünüzdeki kişinin kafasından sahneyi görmeye çalışmak, mindersiz oturaklarda belinizi ağrıtarak oyunu takip etmek seyir zevkini iyiden iyiye gölgeledi. Alanya Belediyesi’nin bu konuda daha özenli davranması, izleyiciye gerçekten destek veren bir ortam sunması artık bir zorunluluk hâline gelmiş durumda.
Sonuç mu? Mutlu Aile Tablosu, adıyla tezat bir şekilde mutsuz bir seyirci tablosu çizdi. Tiyatronun seyirciyle buluştuğu bu büyülü köprüyü, yanlış metin seçimi, vasat oyunculuklar ve yetersiz organizasyonun nasıl köreltebildiğinin acı bir örneği olarak hafızalarda kaldı.
