Ramazan Seydaoğlu
Köşe Yazarı
Ramazan Seydaoğlu
 

İslam Ümmetinin Bugünkü Durumu ve Yeniden Diriliş İmkânı

Günümüz İslam dünyasına yönelik sosyolojik, ekonomik ve kültürel gözlemler; pek çok Müslüman toplumun ciddi bir kırılganlık yaşadığını ortaya koymaktadır.  Bu kırılganlık, yalnızca maddi yoksunluk veya siyasi istikrarsızlıkla sınırlı olmayıp; özgüven erozyonu, eğitimde nitelik kaybı, toplumsal çözülme ve ahlâkî tutarlılığın zayıflaması gibi çok boyutlu bir krizi de içermektedir. Ümmetin geniş kesimlerinin korku, fakirlik, cehalet ve toplumsal sefalete maruz kalması, modern dönemde İslam dünyasının karşı karşıya bulunduğu yapısal sorunların görünür bir yansımasıdır. Bu bağlamda Bediüzzaman Said Nursî’nin “Ya yeni hâl, ya izmihlal” şeklindeki meşhur uyarısı, yalnızca bireysel ahlâkî sorumluluğa değil, aynı zamanda kolektif dönüşüm ihtiyacına işaret eden güçlü bir kavramsal çerçeve sunmaktadır. Burada “yeni hâl”, İslam’ın asli değerlerine yeniden yönelmeyi, ilim ve hikmet eksenli bir toplumsal inşayı, üretkenliği ve ümmet bilincini tahkim etmeyi ifade ederken; “izmihlal” ise bu dönüşüm ihtiyacının ertelenmesi hâlinde yaşanacak erozyonun ve tarihsel gerilemenin sembolik karşılığıdır. Bununla birlikte, İslam düşüncesinin temel kabullerinden biri olarak ilâhî korumanın sürekliliği, Müslüman toplumlara umut vadeden epistemolojik bir zemindir.  Kur’ân ve Sünnet perspektifinden bakıldığında, Allah’ın dini sahipsiz bırakmayacağına dair inanç; tarihsel süreçte ümmetin birçok kriz anından güçlenerek çıkmasının da temel motivasyonlarından biri olmuştur. Bu durum, kaderci bir teslimiyeti değil; sorumluluk bilinciyle kuşatılmış bir çabanın ilâhî destekle buluşacağına olan güveni ifade eder. Dolayısıyla içinde bulunduğumuz tablo, hem bir uyarı hem de bir imkân niteliği taşımaktadır. İslam dünyasında eğitim politikalarının ıslahı, ekonomik bağımsızlığın güçlendirilmesi, toplumsal adaletin tesis edilmesi, ilim ve düşünce üretiminin teşviki, değerler sisteminin kurumsallaştırılması gibi başlıklarda esaslı bir dönüşüm ihtiyacı açıktır. Bu dönüşümün başarıya ulaşabilmesi ise ancak bireysel gayret ile kurumsal çabanın eş zamanlı yürütülmesiyle mümkündür. Sonuç itibarıyla, İslam ümmetinin güncel durumu, tarihsel bir kader değil; müdahaleye açık bir toplumsal süreçtir. Ümmetin yeniden izzet ve şeref sahibi bir konuma ulaşması, ilâhî vaade güvenmekle birlikte, bu vaade layık olmak için ilmî, ahlâkî ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesine bağlıdır. Yakın gelecekteki iyileşme ve toparlanma, ancak bu çok boyutlu farkındalık ve çabanın kurumsallaştırılmasıyla mümkün olacaktır. Bilge komutan Aliya İzzetbegoviç’in şu sözüyle bugünkü arzuhalimizi sonlandıralım: “İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir.”  Nice kutlu yarınlara…
Ekleme Tarihi: 30 Kasım 2025 -Pazar

İslam Ümmetinin Bugünkü Durumu ve Yeniden Diriliş İmkânı

Günümüz İslam dünyasına yönelik sosyolojik, ekonomik ve kültürel gözlemler; pek çok Müslüman toplumun ciddi bir kırılganlık yaşadığını ortaya koymaktadır. 

Bu kırılganlık, yalnızca maddi yoksunluk veya siyasi istikrarsızlıkla sınırlı olmayıp; özgüven erozyonu, eğitimde nitelik kaybı, toplumsal çözülme ve ahlâkî tutarlılığın zayıflaması gibi çok boyutlu bir krizi de içermektedir. Ümmetin geniş kesimlerinin korku, fakirlik, cehalet ve toplumsal sefalete maruz kalması, modern dönemde İslam dünyasının karşı karşıya bulunduğu yapısal sorunların görünür bir yansımasıdır.

Bu bağlamda Bediüzzaman Said Nursî’nin “Ya yeni hâl, ya izmihlal” şeklindeki meşhur uyarısı, yalnızca bireysel ahlâkî sorumluluğa değil, aynı zamanda kolektif dönüşüm ihtiyacına işaret eden güçlü bir kavramsal çerçeve sunmaktadır. Burada “yeni hâl”, İslam’ın asli değerlerine yeniden yönelmeyi, ilim ve hikmet eksenli bir toplumsal inşayı, üretkenliği ve ümmet bilincini tahkim etmeyi ifade ederken; “izmihlal” ise bu dönüşüm ihtiyacının ertelenmesi hâlinde yaşanacak erozyonun ve tarihsel gerilemenin sembolik karşılığıdır.

Bununla birlikte, İslam düşüncesinin temel kabullerinden biri olarak ilâhî korumanın sürekliliği, Müslüman toplumlara umut vadeden epistemolojik bir zemindir. 

Kur’ân ve Sünnet perspektifinden bakıldığında, Allah’ın dini sahipsiz bırakmayacağına dair inanç; tarihsel süreçte ümmetin birçok kriz anından güçlenerek çıkmasının da temel motivasyonlarından biri olmuştur. Bu durum, kaderci bir teslimiyeti değil; sorumluluk bilinciyle kuşatılmış bir çabanın ilâhî destekle buluşacağına olan güveni ifade eder.

Dolayısıyla içinde bulunduğumuz tablo, hem bir uyarı hem de bir imkân niteliği taşımaktadır. İslam dünyasında eğitim politikalarının ıslahı, ekonomik bağımsızlığın güçlendirilmesi, toplumsal adaletin tesis edilmesi, ilim ve düşünce üretiminin teşviki, değerler sisteminin kurumsallaştırılması gibi başlıklarda esaslı bir dönüşüm ihtiyacı açıktır. Bu dönüşümün başarıya ulaşabilmesi ise ancak bireysel gayret ile kurumsal çabanın eş zamanlı yürütülmesiyle mümkündür.

Sonuç itibarıyla, İslam ümmetinin güncel durumu, tarihsel bir kader değil; müdahaleye açık bir toplumsal süreçtir. Ümmetin yeniden izzet ve şeref sahibi bir konuma ulaşması, ilâhî vaade güvenmekle birlikte, bu vaade layık olmak için ilmî, ahlâkî ve toplumsal sorumluluklarını yerine getirmesine bağlıdır. Yakın gelecekteki iyileşme ve toparlanma, ancak bu çok boyutlu farkındalık ve çabanın kurumsallaştırılmasıyla mümkün olacaktır.

Bilge komutan Aliya İzzetbegoviç’in şu sözüyle bugünkü arzuhalimizi sonlandıralım: “İslam korkakların değil, cesur ve atılgan Müslümanların omuzlarında yükselecektir.” 
Nice kutlu yarınlara…

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (8)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yusuf KAMBUR
(30.11.2025 19:54 - #304)
"Yeni hal" e yönelik çalışmalar ya üslüp hatasından ya da sınırları zorlaması sebebiyle karşısında büyük bir direnç bulmakta ve daha filizlenmeden törpülenmektedir. Güzel bir yazı kaleme aldınız elinize emeğinize sağlık. İçinde bulunduğumuz hal bence, doğum öncesi sancılar değil ölüm öncesi sekerat durumudur. Bir an önce cesur yiğitler bizi uyandırmalı...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Evindar Sayılgan
(30.11.2025 22:35 - #305)
Kaleminiz daim olsun inşallah hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
naz çağla
(01.12.2025 08:21 - #306)
Seni çok seviyorum öğretmenim
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
hamdi Acet
(01.12.2025 15:26 - #307)
çok haklısınız
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gulnare
(02.12.2025 09:07 - #308)
Kutluyorum hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
M.Asıf Işık
(02.12.2025 18:34 - #309)
İnsanlığa muhtaç olduğu selamı, selâmeti ve esenliği vaad eden İslâm aleminin bugünkü donmuşluğuna soğukkanlı ve insaflı eleştirel bir bakış açısıyla kaleme alınmış güzel ve gerçekçi bir yazı. Entelektüel derinlikle konuşulması, İslâm'ın temel kaynakları olan Kur'an ve Sünnet istikametinde çözüme kavuşturulması umulan meselelere temas edilmiş. Ancak yazıda iki defa değinilen "kaderci" ve "kader" kavramları sahih manasıyla ele alınmamış. Kader insanları ve/ya toplumları iyi veya kötü bir hâli yaşamaya mecbur eden İlâhî bir takdir değil, bilâkis, insanların veya toplumların tutumuna göre İlâhî takdirin iradesidir. Bir kaç ayette "Allah hiç bir toplumun halini onlar kendilerinin içindekini değiştirmedikçe değiştirmez." mealinde beyanlar var. Müslümanlar iyi olmayı, ayağa kalkmayı, çalışmayı, gayret edip öne geçmeyi istemezse bu durum durduk yerde kendi kendine olmaz. Yazınızda belirttiğiniz gibi, kurumlar ve toplumsal örgütlerin öncülüğüyle ve her bir müslümanın da şahsi gayretleriyle bir hamle yapılabilir ki onu başarıya ulaştırıp üstün kılmak İlâhî taahhüt altındadır. Tebrik ediyorum.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
elmira
(02.12.2025 20:05 - #310)
Çok guzel
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Cihan
(04.12.2025 16:40 - #311)
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.