Ramazan Seydaoğlu
Köşe Yazarı
Ramazan Seydaoğlu
 

Gölgeye Aldanma

________________________________________ “Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir.” (Kur’an-ı Kerim, En’âm, 32) ________________________________________ Dünya hayatı, acı ile sevinci, ölüm ile hayatı, karanlıkla aydınlığı aynı sahneye sığdıran büyük bir gösteridir. Nereye baksan bir çelişki, nereye dokunsan bir uçurum… Bir yanda bir lokmayı bölüşemeyenler, öte yanda artan ekmeği çöpe atanlar…  Bir köşede gözyaşı, diğer köşede kahkaha. Bir anne çocuğunu toprağa verirken, bir başkası oğluna yeni araba alır. Hayat, işte bu kadar keskin ve bu kadar adaletsiz görünebilir. Ama adaletsizlik, görünenin ardında gizli bir düzene mi işaret eder? Yoksa hayat, sadece şansa mı dayanır? Filozoflar çok eskiden beri bu dünyanın gerçekliğini sorgular. Platon’un mağara alegorisi, insanların duvara yansıyan gölgeleri gerçek sanmasıyla başlar. Bugünün insanı da ekranlara, vitrindeki hayatlara, başkalarının gösterdiği “ışıklı anlara” bakarak hakikati zanneder. Oysa ne mutlu görüntü gerçektir ne de felaket tam anlamıyla mutlak. Her insan kendi sahnesinde bir rol oynar. Oyunun türü değişir: Kimi trajedide oynar, kimi komedide. Ama perdenin sonunda herkes aynı sessizliğe gömülür. Söz biter, alkışlar diner, ışıklar söner. İbn Haldun, dünyanın döngüsünü anlamak için insana, insana bakmak için de tarihe yönelmemizi önerir. Çünkü insan, tekrar eden bir hikâyenin içinde aynı yanılgılarla yürür. Açgözlülük, hırs, kibir, tembellik… Hepimiz bu kusurları kendimizden uzak sanırız, ta ki hayat bizi kendi eksenimize çağırana kadar. Dünya bir imtihandır: Kimi zenginlikle sınanır, kimi yoksullukla. Kimi makamla-mevki ile, kimi zilletle. Kimi sabırla, kimi şükürle. Bu yüzden herkesin yükü kendine özeldir. Kimsenin imtihanı küçümsenmemeli, kimse kimsenin kolay hayatına özenmemelidir. Çünkü dıştan görünen her şey, içeride başka bir savaşın izini taşır. Hz. Muhammed’in (s.a.v) şu sözü, dünya hayatının mahiyetine dair derin bir uyarıdır: “İnsanlar uykudadır; ölünce uyanırlar.” İşte bu yüzden dünyada olup biten her şey bir rüya gibi ele alınmalıdır. Ölüm, bu rüyadan uyanış; asıl hakikate geçiştir. O zaman kalıcı olanı seçmek, geçiciye gönül vermemek gerekir. İmam Gazâlî’nin sözleriyle söylersek: “Dünya aldatır, çünkü kendisi geçicidir. Ahiret ise gerçektir, çünkü ebedidir.” Hayat bize gözyaşı da verir, gülücük de. Ama her ikisi de geçicidir. Ne sevince fazlaca bağlanmalı ne de acıya teslim olunmalıdır. Çünkü her şey gelir geçer. Önemli olan, neyi kalıcı sanıp kalbimizi oraya koyduğumuzdur. Yunus Emre’nin dizeleri, bu dünyanın özünü birkaç mısrada özetler: “Mal sahibi mülk sahibi, Hani bunu ilk sahibi?  Mal da yalan, mülk de yalan, Var biraz da sen oyalan…” Ama oyalandığımız her şeyin sonunda, kapısı kapanan bir perde vardır. Ve o perde, yalnızca hakikatin kapısını aralayacaktır. İşte o gün geldiğinde, gölgelerin değil, gerçeklerin peşinden gitmiş olanlar kazançlı çıkacaktır. Not: Bu yazı, derinlikli düşünceye açık okuyucular için felsefî ve manevî bir çağrı niteliği taşır. Kalıcı olanı seçmek için geçici olanla yüzleşmek gerekir.
Ekleme Tarihi: 17 Temmuz 2025 -Perşembe

Gölgeye Aldanma

________________________________________
“Dünya hayatı bir oyun ve eğlenceden ibarettir.”
(Kur’an-ı Kerim, En’âm, 32)
________________________________________
Dünya hayatı, acı ile sevinci, ölüm ile hayatı, karanlıkla aydınlığı aynı sahneye sığdıran büyük bir gösteridir. Nereye baksan bir çelişki, nereye dokunsan bir uçurum…
Bir yanda bir lokmayı bölüşemeyenler, öte yanda artan ekmeği çöpe atanlar… 
Bir köşede gözyaşı, diğer köşede kahkaha.
Bir anne çocuğunu toprağa verirken, bir başkası oğluna yeni araba alır.
Hayat, işte bu kadar keskin ve bu kadar adaletsiz görünebilir.
Ama adaletsizlik, görünenin ardında gizli bir düzene mi işaret eder? Yoksa hayat, sadece şansa mı dayanır?

Filozoflar çok eskiden beri bu dünyanın gerçekliğini sorgular. Platon’un mağara alegorisi, insanların duvara yansıyan gölgeleri gerçek sanmasıyla başlar. Bugünün insanı da ekranlara, vitrindeki hayatlara, başkalarının gösterdiği “ışıklı anlara” bakarak hakikati zanneder. Oysa ne mutlu görüntü gerçektir ne de felaket tam anlamıyla mutlak.
Her insan kendi sahnesinde bir rol oynar. Oyunun türü değişir: Kimi trajedide oynar, kimi komedide. Ama perdenin sonunda herkes aynı sessizliğe gömülür. Söz biter, alkışlar diner, ışıklar söner.

İbn Haldun, dünyanın döngüsünü anlamak için insana, insana bakmak için de tarihe yönelmemizi önerir. Çünkü insan, tekrar eden bir hikâyenin içinde aynı yanılgılarla yürür. Açgözlülük, hırs, kibir, tembellik… Hepimiz bu kusurları kendimizden uzak sanırız, ta ki hayat bizi kendi eksenimize çağırana kadar.
Dünya bir imtihandır:
Kimi zenginlikle sınanır, kimi yoksullukla.
Kimi makamla-mevki ile, kimi zilletle.
Kimi sabırla, kimi şükürle.
Bu yüzden herkesin yükü kendine özeldir. Kimsenin imtihanı küçümsenmemeli, kimse kimsenin kolay hayatına özenmemelidir. Çünkü dıştan görünen her şey, içeride başka bir savaşın izini taşır.


Hz. Muhammed’in (s.a.v) şu sözü, dünya hayatının mahiyetine dair derin bir uyarıdır:
“İnsanlar uykudadır; ölünce uyanırlar.”
İşte bu yüzden dünyada olup biten her şey bir rüya gibi ele alınmalıdır. Ölüm, bu rüyadan uyanış; asıl hakikate geçiştir. O zaman kalıcı olanı seçmek, geçiciye gönül vermemek gerekir.
İmam Gazâlî’nin sözleriyle söylersek:
“Dünya aldatır, çünkü kendisi geçicidir. Ahiret ise gerçektir, çünkü ebedidir.”


Hayat bize gözyaşı da verir, gülücük de. Ama her ikisi de geçicidir. Ne sevince fazlaca bağlanmalı ne de acıya teslim olunmalıdır. Çünkü her şey gelir geçer. Önemli olan, neyi kalıcı sanıp kalbimizi oraya koyduğumuzdur.

Yunus Emre’nin dizeleri, bu dünyanın özünü birkaç mısrada özetler:
“Mal sahibi mülk sahibi,
Hani bunu ilk sahibi? 
Mal da yalan, mülk de yalan,
Var biraz da sen oyalan…”
Ama oyalandığımız her şeyin sonunda, kapısı kapanan bir perde vardır. Ve o perde, yalnızca hakikatin kapısını aralayacaktır. İşte o gün geldiğinde, gölgelerin değil, gerçeklerin peşinden gitmiş olanlar kazançlı çıkacaktır.

Not: Bu yazı, derinlikli düşünceye açık okuyucular için felsefî ve manevî bir çağrı niteliği taşır. Kalıcı olanı seçmek için geçici olanla yüzleşmek gerekir.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (4)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Didem bariş
(17.07.2025 12:36 - #186)
Cocuklar sabır ile sınamasın bence hocam onlara bu dünyada öbür dünyada cennet olsun çocukların mutluluk içinde büyumelerine izin verilsin yaşadığımız acı tatlı fakir zengin fakir yaşadıklarımız bize ait ve isterim ki çocuklara zenginlik kalsın savaşsız dünya kalsın bizim çektiğimiz yaşadığımız kötü dünya çocuklarımın değil tüm çocukların diyicem kefareti olsun hani anneler derya evladı hasta olunca sana gelen bana gelsin diye benim annem öyle derdi bizim çektiğimiz bu rezil dünya çocuklarımıza daha guzel daha sabır istemeyen şükür ettirecek şekilde kalsın gölge benimmiş değilmiş ne fark eder göz yaşı gerçek ölüm gerçek yazınız düşündürücü ve guzel olmuş tebrik ederim hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Semiramis Kılınç
(17.07.2025 16:04 - #187)
Çok güzel manidar bir yazı teşekkür ederiz yüreğinize sağlık Ramazan hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gülşen
(18.07.2025 10:07 - #188)
Hayat bir oyun değil midir?? Hayâl kırıklıklarını, umutları, bekleyişleri oyun boyunca biz izleyicilere sunduğu! Yalan dünyanın ipine takılmışız kaçalım derken iyice dolanmışız,,
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
hamdi Acet
(18.07.2025 12:32 - #189)
emeğine gönlüne görüşüne sağlık hocam
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.