Ramazan Seydaoğlu
Köşe Yazarı
Ramazan Seydaoğlu
 

Deniz Denilince Aklınıza Kitap Fuarı mı Geliyor?

Deniz deyince kiminizin aklına “balık”, kiminizin “tatil”, kiminizin “gemi”, kiminizin “tuz” gelir. Hepsi de doğru. Ama “deniz” kelimesinin bir de mecaz anlamları var, bilirsiniz. Gelin kısaca hatırlayalım: Deniz, çokluk demektir, bolluk ve sınırsızlık demektir. “Deniz gibi malı var” ya da “deniz gibi bilgiye sahip” deriz mesela. Deniz, derinliktir, enginliktir; gönül genişliğini de, duyguların dalgalanışını da onunla anlatırız. Deniz bazen uçsuz bucaksız bir yol, bazen belirsizliklerle dolu bir girdap, bazen de çarşaf gibi bir sükûnettir. Hatta özgürlüktür; koşup oynayan çocukları bile “deniz gibi” tasvir ederiz. Peki, işin gerçeğinde kim ne ister? Balıkçılar durgun deniz ister. Rızıklarının kaynağı olan mavi suların rüzgârla, fırtınayla kabarması işlerini zorlaştırır. Gemiciler de sakin denizden yanadır; nice koca gemiler hırçın dalgalarla boğuşurken karanlık diplerde kaybolmuştur. Tatilciler deseniz, onların da gönlü dingin suda. Dalgalı denizi seven tatilci pek yoktur. Sörfçüler hariç tabii! Onlar dalgalarla dans eder ama adresleri Alanya sahilleri değil, okyanusun çılgın kıyılarıdır. Şimdi diyeceksiniz ki: “Bu deniz muhabbeti nereden çıktı?” Efendim, Alanya’da bir kitap fuarı var. Kale önündeki sahil düzlüğünde, teknelerin yanı başında, açık çadırlarda yayınevleri okurlarıyla buluşuyor. Bizim yayınevimizden çıkan bir kitap da orada sergilenince, soluğu Alanya’da aldım. Fuara sadece bir kitapla katılan tek yayınevi sanırım Liz Yayınları. O kitap da Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Akbaş’ın kaleme aldığı, Ahıska Türklerinin uğradıkları zulüm ve soykırımı konu edinen “Gurbette Kalan Sevda” romanı. Kitabın imza gününü bahane edip çıktım yola. “Hem tatil yaparım, biraz yüzer, güneşlenir, dinlenir öyle dönerim” dedim. Ama deniz bana nazlandı. Geldiğim günden beri sahilleri hırçın dalgalar dövüyor. Yüzmek şöyle dursun, suya ayaklarımı sokmakla yetindim. Ve böylece bu yazı doğdu. Deniz, bana yine ilham verdi. Hatta yıllar önce kaleme aldığım “Deniz” şiirimi de hatırlattı. Çünkü deniz, bazen çarşaf gibi bir huzur, bazen fırtına gibi bir hüzün, bazen de bir kitabın kapağında saklı bir hikâyedir. İşte “Deniz” adındaki şiirim:  “deniz deniz  annesinden şamar yemiş kirli saçlarını taramayan  nazlı, haylaz cici bir kız  şehlâ bakışlar ardında  uyuyan bir giz deniz bir çocuğun ellerinden daha küçük ellerini dolaştırınca üşüyen tenimde alevler yükselir fırtınalar kopar volkanlar patlar kerbela gibi kızgın içimin girift dehlizlerinde sulara yansıyan gözlerin aksi ruhları saran serin bir su sesi omuzlarından beline dökülen târumar saçlarını durmadan hâ bire hâ bire yüzüme  yüzüme vurup duran içinde koca bilmeceler gizleyen doğanın öz be öz kızı deniz ondördünü çoktan aşmış on yedisini hiç yaşamamış serpilmiş de büyümüş büyümüş de küçülmüş hâlâ hırçın hâlâ azgın sevgilisini yitirmiş  bir liseli gibi gelip-gidiyor gidip-geliyor durmadan kıyılarda deniz şu an uyuyan uyudukça büyüyen  büyüdükçe güzelleşen anlaşılmayan  kaprisleri bol  annesinden, evinden minnoş kedisinden  begonyalı balkonlarından kopan sokaklarda sürünen  koca kafalı bir kız siz bir bilseniz ah bir bilseniz o hâlâ bir çocuk ağlıyor durmadan kıyılarda saçları dağınık zülfü perişan gözleri ıslak morarmış ağzı, burnu bilmem ki acıdan mı yüreğindeki sancıdan mı taşlara vuruyor habire saçlarını ne ağıtlar yakıyor  ne ağıtlar yakıyor ah bir bilseniz!...”
Ekleme Tarihi: 30 Eylül 2025 -Salı

Deniz Denilince Aklınıza Kitap Fuarı mı Geliyor?

Deniz deyince kiminizin aklına “balık”, kiminizin “tatil”, kiminizin “gemi”, kiminizin “tuz” gelir. Hepsi de doğru. Ama “deniz” kelimesinin bir de mecaz anlamları var, bilirsiniz. Gelin kısaca hatırlayalım:

Deniz, çokluk demektir, bolluk ve sınırsızlık demektir. “Deniz gibi malı var” ya da “deniz gibi bilgiye sahip” deriz mesela. Deniz, derinliktir, enginliktir; gönül genişliğini de, duyguların dalgalanışını da onunla anlatırız. Deniz bazen uçsuz bucaksız bir yol, bazen belirsizliklerle dolu bir girdap, bazen de çarşaf gibi bir sükûnettir. Hatta özgürlüktür; koşup oynayan çocukları bile “deniz gibi” tasvir ederiz.

Peki, işin gerçeğinde kim ne ister? Balıkçılar durgun deniz ister. Rızıklarının kaynağı olan mavi suların rüzgârla, fırtınayla kabarması işlerini zorlaştırır. Gemiciler de sakin denizden yanadır; nice koca gemiler hırçın dalgalarla boğuşurken karanlık diplerde kaybolmuştur. Tatilciler deseniz, onların da gönlü dingin suda. Dalgalı denizi seven tatilci pek yoktur. Sörfçüler hariç tabii! Onlar dalgalarla dans eder ama adresleri Alanya sahilleri değil, okyanusun çılgın kıyılarıdır.

Şimdi diyeceksiniz ki: “Bu deniz muhabbeti nereden çıktı?” Efendim, Alanya’da bir kitap fuarı var. Kale önündeki sahil düzlüğünde, teknelerin yanı başında, açık çadırlarda yayınevleri okurlarıyla buluşuyor. Bizim yayınevimizden çıkan bir kitap da orada sergilenince, soluğu Alanya’da aldım.

Fuara sadece bir kitapla katılan tek yayınevi sanırım Liz Yayınları. O kitap da Alanya Belediye Başkan Yardımcısı Abdullah Akbaş’ın kaleme aldığı, Ahıska Türklerinin uğradıkları zulüm ve soykırımı konu edinen “Gurbette Kalan Sevda” romanı. Kitabın imza gününü bahane edip çıktım yola. “Hem tatil yaparım, biraz yüzer, güneşlenir, dinlenir öyle dönerim” dedim. Ama deniz bana nazlandı. Geldiğim günden beri sahilleri hırçın dalgalar dövüyor. Yüzmek şöyle dursun, suya ayaklarımı sokmakla yetindim.
Ve böylece bu yazı doğdu. Deniz, bana yine ilham verdi. Hatta yıllar önce kaleme aldığım “Deniz” şiirimi de hatırlattı. Çünkü deniz, bazen çarşaf gibi bir huzur, bazen fırtına gibi bir hüzün, bazen de bir kitabın kapağında saklı bir hikâyedir.
İşte “Deniz” adındaki şiirim: 
“deniz

deniz 
annesinden şamar yemiş
kirli saçlarını taramayan 
nazlı, haylaz cici bir kız 
şehlâ bakışlar ardında 
uyuyan bir giz

deniz
bir çocuğun ellerinden
daha küçük ellerini
dolaştırınca üşüyen tenimde
alevler yükselir
fırtınalar kopar
volkanlar patlar
kerbela gibi kızgın
içimin girift dehlizlerinde

sulara yansıyan gözlerin aksi
ruhları saran serin bir su sesi
omuzlarından beline dökülen
târumar saçlarını durmadan
hâ bire hâ bire yüzüme 
yüzüme vurup duran
içinde koca bilmeceler gizleyen
doğanın öz be öz kızı

deniz ondördünü çoktan aşmış
on yedisini hiç yaşamamış
serpilmiş de büyümüş
büyümüş de küçülmüş
hâlâ hırçın
hâlâ azgın
sevgilisini yitirmiş  bir liseli gibi
gelip-gidiyor gidip-geliyor
durmadan kıyılarda

deniz şu an uyuyan
uyudukça büyüyen 
büyüdükçe güzelleşen
anlaşılmayan 
kaprisleri bol 
annesinden, evinden
minnoş kedisinden 
begonyalı balkonlarından kopan
sokaklarda sürünen 
koca kafalı bir kız

siz bir bilseniz
ah bir bilseniz
o hâlâ bir çocuk
ağlıyor durmadan kıyılarda
saçları dağınık
zülfü perişan
gözleri ıslak
morarmış ağzı, burnu

bilmem ki acıdan mı
yüreğindeki sancıdan mı
taşlara vuruyor habire saçlarını
ne ağıtlar yakıyor 
ne ağıtlar yakıyor
ah bir bilseniz!...”

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (9)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Yusuf KAMBUR
(30.09.2025 17:59 - #267)
Kalemine kuvvet yüreğine, emeğine sağlık güzel bir yazı olmuş.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mustafa Işık
(30.09.2025 18:14 - #268)
Tebrik ederim aziz üstadım
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Habil Yaşar
(30.09.2025 19:07 - #269)
Qələminizə qüvvət Ramazan bəy! Çox maraqlı yazıdır
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Hallifeti
(30.09.2025 19:22 - #270)
Sayın hocam gayet güzel bir yazı olmuş fakat şiir kısmı sanki düz yazının devamı gibi eline sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Naz çağla
(30.09.2025 20:01 - #271)
Seni çok seviyorum canım öğretmenim
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Ayşe Arslan
(01.10.2025 08:26 - #272)
Kaleminize yüreğinize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Cbyz
(01.10.2025 12:17 - #273)
Kalemine sağlık hocam vardır bunda da bir hayır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Şüheda yildiz
(03.10.2025 00:36 - #282)
Kaleminize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
@yazar.aise_42_2
(23.10.2025 02:27 - #289)
Tebrikler darısı başıma her emeğin karşılığı hakkıyla alabilmek ne güzel @yazar.aise_41_2
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.