Ramazan Seydaoğlu
Köşe Yazarı
Ramazan Seydaoğlu
 

Bir Bakü Gezisi’nin Ardından

Türkiye ve Medeniyetimiz Üzerine Bir Değerlendirme Küresel Dalgada Savrulan Kültürümüz Başkalaşan bir dünyada, adeta bir kasırga gibi kültürleri silip süpüren, çekirge sürüsü misali geçtiği yerleri tüketen popüler kültür, gelecek için oldukça endişe verici bir tablo sunuyor. Bu kültür, internet aracılığıyla hayatımızın her alanına nüfuz etmiş durumda.   Bir milletin ahlâkını, kültürel değerlerini yozlaştırmak ve yerine ucube adetlerle şekillenmiş yapay bir yaşam tarzını benimsetmek, televizyonun ardından sosyal medya sayesinde artık çok daha kolay hale geldi. Emperyalist güçlerin, bir milleti doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol altına almak için siyasi, ekonomik, kültürel veya askerî yolları kullandıkları öteden beri bilinen bir gerçek. Ancak bunlar arasında en kolay, en masrafsız ve en etkili olanı kültürel müdahaledir.    Televizyonla Gelen Değişim Siyah beyaz ekranların hâkim olduğu yıllarda bir “Amerikan dizileri” furyası başlamıştı. O dönem Yeşilçam sineması ağırlıklı olarak vurdulu kırdılı, arabesk temalı filmler üretirken; televizyonlarda da dizi saltanatı hüküm sürüyordu: Dallas, Küçük Ev, 7 Numara, Kara Şimşek ilk akla gelenlerden... Renkli yayınlara geçilmesiyle birlikte kanal sayısı arttı, Brezilya dizileri yeni bir dönemin kapısını araladı: Vahşi Güzel, Yalan Rüzgârı, Hayat Ağacı ve niceleri... Bu dizilerle birlikte izleyicinin alışkanlıkları da şekillendi, değişti.   Kültürel İşgalin Sessiz Yüzü Hollywood yapımları, müzikleri ve dizileri aracılığıyla empoze edilen değerler, bizim “bizim” dediğimiz değerleri rencide etti. Geleneklerimiz aşağılandı, inançlarımız alay konusu yapıldı. Yabancı yapımlar teşvik edilip ön plana çıkarılırken, bizim kültürel ürünlerimiz küçümsendi. Bu süreçte Amerikan yaşam tarzı, dili ve değerleri hem küresel düzeyde hem de Türkiye’de yoğun biçimde benimsenmeye başladı.   Medya tekelleri, yerel kültürleri bastırarak tek tipleşmiş bir "popüler kültür" oluşturmaya çalışıyor – ve bunu büyük ölçüde başarmış görünüyorlar.   İngilizce’nin uluslararası ticaret, bilim ve eğitim dili haline gelmesi, diğer dillerin gölgede kalmasına neden oldu. İnsanlara kendi ana dilleri unutturuldu, arşivlerimizdeki bin beş yüz yıllık medeniyet mirasımız görmezden gelindi. Kültürel hafızamız silinmeye başlandı.   Eğitim ve Tüketimle Gelen Yabancılaşma Eğitim sistemimiz, Batı merkezli tarih ve değer yargılarına göre yeniden şekillendirildi. Şanlı geçmişimiz görmezden gelinerek öğrencilerimize Batı'nın bilim, sanat ve düşünce geleneği anlatıldı; kendi kültürel mirasımız ise geri planda bırakıldı. Dolar’ın uluslararası geçerli neredeyse tek emtia olarak kabul edilmesinden başka, çarşılar, bakkallar, manavlar, terziler, berberler, demirciler, marangozlar... birer birer kayboldu. Yerlerine büyük markalar, zincir mağazalar ve AVM’ler geldi. Tüketim kültürümüz değişti; onların değerlerini benimsedik.   Küçük bir araştırma ile karşımıza çıkan, bugün her yerde karşımıza çıkan o markalardan bazıları şunlar: McDonald’s, Burger King, Starbucks, KFC, Domino’s Pizza, Subway, Popeyes, Apple, Microsoft, Google (Alphabet), Amazon, Facebook (Meta, Instagram, WhatsApp), Nike, Levi’s, Tommy Hilfiger, Calvin, Klein, Under Armour, Ford, Chevrolet (GM), Maybelline, Estée Lauder, MAC, Clinique, Netflix, Disney+, Warner Bros, Mercedes-Benz, BMW, Volkswagen, Audi, Adidas, Bosch, Siemens, Lufthansa, (hava yolu), CarrefourSA, L’Oréal, Lacoste, Renault, Peugeot, Danone, Sephora, Fiat, Benetton, Versace, Gucci, Prada, Burberry, Vodafone, Rolls-Royce, Marks & Spencer, Philips, Unilever (OMO, Dove, Lipton gibi markaları da içerir), IKEA, H&M, Volvo, Spotify ………. Say say bitmiyor değil mi?   Marka Değil, Yaşam Tarzı Bu markalar yalnızca ürün değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve değer sistemi sunuyorlar: • Starbucks: Sadece kahve satan bir yer değil; bireyselliği, Amerikan tarzı sosyalleşmeyi ve modern yaşamı temsil eden bir “yaşam alanı”. • McDonald’s – KFC: Geleneksel Türk mutfağına alternatif yeni alışkanlıklar yaratan fast-food zincirleri. • Apple: Sadece bir teknoloji markası değil; prestij ve statü sembolü. • Netflix: Sunduğu içeriklerle özellikle eşcinsellik, madde bağımlılığı, intihar ve şiddet gibi temaları meşrulaştırarak evlerimize taşıyor. Modernleşme adı altında, manevî değerler sekülerleştirilip geleneksel inanç ve yaşam biçimleri "gerici" ya da "irrasyonel" ilan ediliyor.   Bir Gözlem: Bakü Notları Geçen ay nihayet gerçekleştirdiğim Azerbaycan gezisi, zihnimde birçok anlamlı iz bıraktı. Özellikle sanata ve sanatçılara – hele ki şairlere – duyulan saygı, çevreye gösterilen özen ve Türkiye’ye duyulan hayranlık dikkat çekiciydi. Kamu kurumlarında Azerbaycan bayrağının yanında Türk bayrağının da dalgalanması bu kardeşliğin sembolüydü. Ancak ne yazık ki, bizim ihraç ettiğimiz televizyon dizileri yoluyla, Batı’nın bize empoze ettiği yozlaşmış aile yapısı ve kültür, bu dost ülkeye de taşınıyor. Türkiye dizilerine duyulan hayranlık, beraberinde bu çarpık değerleri de götürüyor. Bakü sokaklarında bırakın bir kadını, sigara içen bir erkeğe bile rastlamamışken; Türkiye’de ise açık saçık giyimli, elinde sigara ile dolaşan kadın görüntüleri artık sıradan hale geldi. Bu görüntüler, Azerbaycan halkı üzerinde de olumsuz bir etki yaratabilir endişesini taşıyorum.   Bizim televizyonlarımızla birlikte yukarıda saymaya çalıştığım emperyalist dünyanın markaları da maalesef Bakü’yü de sarmış durumda.    Son Söz Yerine Popüler kültürün şekillendirdiği ahlâksızlık, televizyon dizileri, filmler ve sosyal medya aracılığıyla sadece bizi değil, kardeş toplumları da etkiliyor. Kültürel kimliğimizi ve değerlerimizi kaybetmeden modernleşmenin yollarını aramalıyız. Dizi, film, reklam ve sosyal medya içeriklerimize bir çekidüzen verip, yeniden kendimize dönmeliyiz. Medeniyetimizi hatırlayalım, ona sahip çıkalım. Ramazan Seydaoğlu. ramazanseydaoglu@gmail.com
Ekleme Tarihi: 27 Temmuz 2025 -Pazar

Bir Bakü Gezisi’nin Ardından

Türkiye ve Medeniyetimiz Üzerine Bir Değerlendirme
Küresel Dalgada Savrulan Kültürümüz
Başkalaşan bir dünyada, adeta bir kasırga gibi kültürleri silip süpüren, çekirge sürüsü misali geçtiği yerleri tüketen popüler kültür, gelecek için oldukça endişe verici bir tablo sunuyor. Bu kültür, internet aracılığıyla hayatımızın her alanına nüfuz etmiş durumda.
 
Bir milletin ahlâkını, kültürel değerlerini yozlaştırmak ve yerine ucube adetlerle şekillenmiş yapay bir yaşam tarzını benimsetmek, televizyonun ardından sosyal medya sayesinde artık çok daha kolay hale geldi. Emperyalist güçlerin, bir milleti doğrudan ya da dolaylı olarak kontrol altına almak için siyasi, ekonomik, kültürel veya askerî yolları kullandıkları öteden beri bilinen bir gerçek. Ancak bunlar arasında en kolay, en masrafsız ve en etkili olanı kültürel müdahaledir.
 
 Televizyonla Gelen Değişim
Siyah beyaz ekranların hâkim olduğu yıllarda bir “Amerikan dizileri” furyası başlamıştı. O dönem Yeşilçam sineması ağırlıklı olarak vurdulu kırdılı, arabesk temalı filmler üretirken; televizyonlarda da dizi saltanatı hüküm sürüyordu: Dallas, Küçük Ev, 7 Numara, Kara Şimşek ilk akla gelenlerden...
Renkli yayınlara geçilmesiyle birlikte kanal sayısı arttı, Brezilya dizileri yeni bir dönemin kapısını araladı: Vahşi Güzel, Yalan Rüzgârı, Hayat Ağacı ve niceleri... Bu dizilerle birlikte izleyicinin alışkanlıkları da şekillendi, değişti.
 
Kültürel İşgalin Sessiz Yüzü
Hollywood yapımları, müzikleri ve dizileri aracılığıyla empoze edilen değerler, bizim “bizim” dediğimiz değerleri rencide etti. Geleneklerimiz aşağılandı, inançlarımız alay konusu yapıldı. Yabancı yapımlar teşvik edilip ön plana çıkarılırken, bizim kültürel ürünlerimiz küçümsendi. Bu süreçte Amerikan yaşam tarzı, dili ve değerleri hem küresel düzeyde hem de Türkiye’de yoğun biçimde benimsenmeye başladı.
 
Medya tekelleri, yerel kültürleri bastırarak tek tipleşmiş bir "popüler kültür" oluşturmaya çalışıyor – ve bunu büyük ölçüde başarmış görünüyorlar.
 
İngilizce’nin uluslararası ticaret, bilim ve eğitim dili haline gelmesi, diğer dillerin gölgede kalmasına neden oldu. İnsanlara kendi ana dilleri unutturuldu, arşivlerimizdeki bin beş yüz yıllık medeniyet mirasımız görmezden gelindi. Kültürel hafızamız silinmeye başlandı.
 
Eğitim ve Tüketimle Gelen Yabancılaşma
Eğitim sistemimiz, Batı merkezli tarih ve değer yargılarına göre yeniden şekillendirildi. Şanlı geçmişimiz görmezden gelinerek öğrencilerimize Batı'nın bilim, sanat ve düşünce geleneği anlatıldı; kendi kültürel mirasımız ise geri planda bırakıldı.
Dolar’ın uluslararası geçerli neredeyse tek emtia olarak kabul edilmesinden başka, çarşılar, bakkallar, manavlar, terziler, berberler, demirciler, marangozlar... birer birer kayboldu. Yerlerine büyük markalar, zincir mağazalar ve AVM’ler geldi. Tüketim kültürümüz değişti; onların değerlerini benimsedik.
 
Küçük bir araştırma ile karşımıza çıkan, bugün her yerde karşımıza çıkan o markalardan bazıları şunlar:
McDonald’s, Burger King, Starbucks, KFC, Domino’s Pizza, Subway, Popeyes, Apple, Microsoft, Google (Alphabet), Amazon, Facebook (Meta, Instagram, WhatsApp), Nike, Levi’s, Tommy Hilfiger, Calvin, Klein, Under Armour, Ford, Chevrolet (GM), Maybelline, Estée Lauder, MAC, Clinique, Netflix, Disney+, Warner Bros, Mercedes-Benz, BMW, Volkswagen, Audi, Adidas, Bosch, Siemens, Lufthansa, (hava yolu), CarrefourSA, L’Oréal, Lacoste, Renault, Peugeot, Danone, Sephora, Fiat, Benetton, Versace, Gucci, Prada, Burberry, Vodafone, Rolls-Royce, Marks & Spencer, Philips, Unilever (OMO, Dove, Lipton gibi markaları da içerir), IKEA, H&M, Volvo, Spotify ……….
Say say bitmiyor değil mi?
 
Marka Değil, Yaşam Tarzı
Bu markalar yalnızca ürün değil, aynı zamanda bir yaşam tarzı ve değer sistemi sunuyorlar:
• Starbucks: Sadece kahve satan bir yer değil; bireyselliği, Amerikan tarzı sosyalleşmeyi ve modern yaşamı temsil eden bir “yaşam alanı”.
• McDonald’s – KFC: Geleneksel Türk mutfağına alternatif yeni alışkanlıklar yaratan fast-food zincirleri.
• Apple: Sadece bir teknoloji markası değil; prestij ve statü sembolü.
• Netflix: Sunduğu içeriklerle özellikle eşcinsellik, madde bağımlılığı, intihar ve şiddet gibi temaları meşrulaştırarak evlerimize taşıyor.
Modernleşme adı altında, manevî değerler sekülerleştirilip geleneksel inanç ve yaşam biçimleri "gerici" ya da "irrasyonel" ilan ediliyor.
 
Bir Gözlem: Bakü Notları
Geçen ay nihayet gerçekleştirdiğim Azerbaycan gezisi, zihnimde birçok anlamlı iz bıraktı. Özellikle sanata ve sanatçılara – hele ki şairlere – duyulan saygı, çevreye gösterilen özen ve Türkiye’ye duyulan hayranlık dikkat çekiciydi. Kamu kurumlarında Azerbaycan bayrağının yanında Türk bayrağının da dalgalanması bu kardeşliğin sembolüydü.
Ancak ne yazık ki, bizim ihraç ettiğimiz televizyon dizileri yoluyla, Batı’nın bize empoze ettiği yozlaşmış aile yapısı ve kültür, bu dost ülkeye de taşınıyor. Türkiye dizilerine duyulan hayranlık, beraberinde bu çarpık değerleri de götürüyor.
Bakü sokaklarında bırakın bir kadını, sigara içen bir erkeğe bile rastlamamışken; Türkiye’de ise açık saçık giyimli, elinde sigara ile dolaşan kadın görüntüleri artık sıradan hale geldi. Bu görüntüler, Azerbaycan halkı üzerinde de olumsuz bir etki yaratabilir endişesini taşıyorum.
 
Bizim televizyonlarımızla birlikte yukarıda saymaya çalıştığım emperyalist dünyanın markaları da maalesef Bakü’yü de sarmış durumda. 
Son Söz Yerine
Popüler kültürün şekillendirdiği ahlâksızlık, televizyon dizileri, filmler ve sosyal medya aracılığıyla sadece bizi değil, kardeş toplumları da etkiliyor. Kültürel kimliğimizi ve değerlerimizi kaybetmeden modernleşmenin yollarını aramalıyız. Dizi, film, reklam ve sosyal medya içeriklerimize bir çekidüzen verip, yeniden kendimize dönmeliyiz.
Medeniyetimizi hatırlayalım, ona sahip çıkalım.
Ramazan Seydaoğlu. ramazanseydaoglu@gmail.com
Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (19)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Cihat
(27.07.2025 14:09 - #190)
Tebrik ederim
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Bay bıyık
(27.07.2025 14:10 - #191)
Emeğinize sağlık kıymetli hocam yerinde güzel bir yazı olmuş
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
N. Dogan
(27.07.2025 14:28 - #192)
İhtiyaç duyulan bir yazı. Her alanda yozlaşmayı, deformasyonu ne güzel ifade etmiş saygıdeğer hocamız... Değerlerimize sıkı sıkıya bağlanmalı ve değerlerimizle kenetlenmeliyiz. Devletimizin ve bazı aydınlarımızın çabaları bu yönde biz de var gücümüzle desteklemeliyiz. Ramazan Hocamızın kalemine sağlık.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Berrin Karataş
(27.07.2025 15:09 - #193)
Kültür emperyalizmi çok önemli bir silahtır. Medya ve sosyal medya da bunun en büyük aracıdır.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Mehmet Ayaz
(27.07.2025 15:09 - #194)
Güzel ve anlamlı bir yazı
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
M. Latif Bakış
(27.07.2025 15:13 - #195)
Malumun ilanı kabilinden olgulara, olması gereken bir Kritik Analitik Tahlil olmuş. Kaleminize sağlık. Keyifli ve dikkate alınması gereken hususiyetleri işaret edilmiş.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Evindar Sayılgan
(27.07.2025 15:15 - #196)
Yüreğinize sağlık hocam kaleminiz daim olsun nede güzel dile getirmiş siniz
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gülşen
(27.07.2025 15:29 - #197)
Amaç, geçmişin mirâsını geleceğe taşımaktır, kültürümüzü, bilgimizi, tecrübe ve isteklerimizi, tarihin ışığında yoğurmaktır medeniyet,
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sevda Özçelik
(27.07.2025 16:07 - #198)
Kesinlikle katılıyorum hocam. Moda , imaj kılık kıyafetle özümüzden uzaklaştırlıyoruz. Biz ki cenk meydanlarında Allah !Allah ! Nidalarıyla yeşil sarıklı gizli kahramanlarımızla düşmanı geri püskürtmüş nice savaşlar kazanmışız. Kişi inandığını yasamazsa yaşadığı gibi inanmaya başlar Hz. Ömer.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
İlahe Seferzade
(27.07.2025 16:24 - #199)
Çok anlamlı yazı olmuş. Teşekkür ederiz. Biz de sizi Baküde görmekden çok memnun olduk. Yazdığınız sosial rahatsızlıklarla ilgili də çok haklı olduğunuzu düşünüyoruz. Değişim ve inkişaf güzel olsa da insanlığa faydalı yanlarını esas tutmalıyız. İşlerinizde başarılar dileriz her zaman, Ramazan bey.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
A. Özden
(27.07.2025 18:50 - #200)
Yüreğinize sağlık hocam, çağımızın sorunlarından birini çok güzel işlemişsiniz. Farkındalık uyandırması dileğiyle...
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Zehra
(27.07.2025 20:32 - #201)
Tebrik ediyorum hocam sizi gerçekten çok bilinçli bir yazı olmuş .Ne yazık ki bu yanlışları bile bile kör , sağar dilsiz yaşayan bir toplum içinde yaşıyoruz zaman zaman ....
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Leyla Mətin
(27.07.2025 23:09 - #202)
Çox gözəl və anlamlı şərh etmisiz . Təəssüf edirəm yazdıqlarınız həqiqətdi. Bundan sonrakı gələcək nəsil üçün çox naratıq.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
U
(27.07.2025 23:39 - #203)
Harika
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Cankaya
(27.07.2025 23:40 - #204)
ÇANLI KAPI Alkışlar
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Habil Yaşar
(28.07.2025 03:55 - #205)
Çox düşündürücü bir yazı. Təəssüflər olsun ki, bu acı reallıqları yaşamaqdayıq. Tezliklə yenidən Özümüzə qayıtmaq ən böyük arzum. Qələminizə qüvvət, Ruhunuza sağlıq Ramazan bəy!
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
M.Asıf Işık
(28.07.2025 06:29 - #206)
20. Yüzyıl küreselleşme çağıdır. Yeryüzüne ahtapot kolları gibi yayılan küresel güçler ekonomiden eğitime, diplomasiden askeri alanlara, basın-yayından bilim ve teknolojiye, iletişimden kültür ve sanata kadar her alana adeta hakim olmuşlar. Bu şartlarda sanatıyla, kültürüyle, bilim ve tecrübesiyle güçlü bünyeler ancak güçlü küresel akımlara karşı durup direnebilir. Düşmeden, yıkılıp devrilmeden kendi ayaklarımız üzerinde bünyemizi sağlam tutmalı, sağlam zeminde kültürümüzle, sanatımızla ve değerlerimizle kendimiz olarak sağlam durmalıyız. Aksi takdirde sele kapılıp oradan oraya savrulup giden su üzerindeki çere çöpe döneriz.
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Naz çağla
(28.07.2025 08:37 - #207)
Canım öğretmenim sizi çok seviyorum emeğinize sağlık
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Gülnare Asgarzade
(29.07.2025 12:48 - #208)
Hocam Azerbaycanın başkenti Bakü hakkında güzel tarafları görmüş yazmışsınız, fakat baskentimizinde de sigara içen yarıçıplak gezen kadınlar az değildir. Fakat ilçe ve illerde of adetler milli değerlerimizi korumuştur. Kutluyorum tebrikler
Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
(0) (0)
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.