Hamdi Acet
Köşe Yazarı
Hamdi Acet
 

İyi İnsan Kötü İnsan

Dostlar, okurlarımız — uzun zamandır etrafta dolaşan bu soruyu bugün sonuna kadar tartışalım: “İyi insan kimdir, kötü insan kimdir?” Bana göre bu etiketler kesin değil; bana kötü gelen, başkasına iyi gelebilir. Ama bu, meseleyi kolaylaştırmaz — aksine derinleştirir. Aşağıda konuyu felsefeden psikolojiye, gündelik örneklerden pratik önerilere kadar detaylı bir biçimde açtım. İYİ VE KÖTÜNÜN GÖRECELİĞİ İyilik ve kötülük, sabit birer etiket değildir. Bir davranış aynı anda hem başkası için yararlı hem de bir başka kişi için zararlı olabilir. Örneğin; sert, kurallara bağlı bir öğretmen bazı öğrenciler için başarı kapısını açarken, başka bir öğrenci için ruhsal baskı yaratabilir. Dolayısıyla “iyi” veya “kötü” tanımı büyük ölçüde algıya, zamana ve bağlama bağlıdır. AHLAK FELSEFESİNDEN KISA BAKIŞ Ahlak felsefesi bize farklı bakış açıları sunar: Sonuç odaklı yaklaşımlar (consequentialism) davranışın sonuçlarına bakar: eylem fayda üretiyorsa iyidir. Görev/kurallara dayalı yaklaşımlar (deontology) niyet ve kuralları önemser: doğru olan yapılmalıdır, sonuçlar ne olursa olsun. Erdem etiği (virtue ethics) ise kişinin karakterine, alışkanlıklarına ve erdemlerine odaklanır. Bu üç çerçeve, aynı olayı farklı biçimde “iyi” veya “kötü” olarak değerlendirir. Bu yüzden tek bir “doğru” etiket fikri zayıflar. NİYET, EYLEM VE SONUÇ — ÜÇGENİ Bir insanın “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirilmesinde niyet, eylem ve sonuç hep birlikte düşünülmelidir. Niyet iyi olabilir, ama öngörülmeyen sonuçlar zararlıysa sorumluluk akla gelir. Tersine, niyeti kötü olan birinin eylemi beklenmedik şekilde iyi sonuçlar doğurabilir. Bu üç unsurun ayrımı, kişiyi etiketlemeden önce sorgulamamıza yardımcı olur. BİREYSEL ALGI VE TOPLUMSAL YARGILAR Toplumların normları, dinî, kültürel ve tarihsel bağlamları “iyi”/“kötü” etiketlerini şekillendirir. Bazı davranışlar bir toplumda cesur ve doğru sayılırken başka bir toplumda aykırı ya da yanlış addedilebilir. Ayrıca bireysel deneyimlerimiz (travma, zarar görme, hayal kırıklıkları) bir kişiye karşı yargımızı etkiler: “bana göre o kişi kötüdür” yargısı sıklıkla kişisel geçmişin bir yansımasıdır. ROLLER, GÜÇ VE ŞARTLARIN ETKİSİ İnsanlar roller içinde davranış gösterir: ebeveyn, yönetici, polis, doktor... Bir rolün gerektirdiği sertlik, bir başkası tarafından “kötü” olarak algılanabilir. Güç ilişkileri de belirleyici — güç sahibi olan kişi hatalı davrandığında etkisi daha büyük hissedilir. Dolayısıyla bir davranışı değerlendirirken kişinin içinde bulunduğu rol ve koşulları göz önüne almak adildir, ama bu durum sorumluluğu ortadan kaldırmaz. PSİKOLOJİK VE SOSYOLOJİK BOYUTLAR Bir insanın davranışları genetik, öğrenme, travma ve çevresel faktörlerin bir bileşimidir. Suç işleyen birinin arkasında çocukluk travması, eğitimsizlik ya da yoksulluk gibi etkenler olabilir. Bu, yaptığını mazur göstermez, ama “kötü” etiketini tek başına açıklamaz. Toplumsal sistemlerin adaletsizlikleri, insanların eylem repertuarını daraltır — buna da bakmak gerekir. GÜNDELİK HAYATTAN ÖRNEKLER Bir komşunuz size karşı soğuk davranıyorsa, belki dönüp bakarsanız onun da kendi dertleri olduğunu görürsünüz. Bir yönetici sert olabilir; bazı çalışanları motive ederken bazılarını kırar. Yöneticiye “kötü” demek işi basite indirger, çözüm üretmez. Biri haksız yere eleştirildiyse, toplum hemen “kötü” damgası vurabilir; gerçek hikâyeyi öğrenmeden hüküm vermek kolaydır ama adil değildir. AFFETME, DEĞİŞİM VE SORUMLULUK “Kötü insan yoktur” demek affı zorunlu kılmaz. Affetme bir tercih ve süreçtir; kimse zorlanamaz. İnsanların değişme kapasitesi vardır — ama bu değişim sorumluluk, pişmanlık ve telafi eylemleriyle desteklenmelidir. Toplum olarak hem hesap sorabilmeli hem de dönüşü mümkün kılacak alan bırakabilmeliyiz. PRATİK ÖNERİLER (OKURLARA VE DOSTLARA) Önce sor: Bu davranışın arkasında ne olabilir? Etiketlemeyi geciktir: Bir kişiyi tek bir eyleme göre ömür boyu damgalamak adil değildir. Sınır koy: Zarar görüyorsanız affetmek ile o kişiye yakın kalmak farklıdır; kendinizi koruyun. Hesap sor: Değişim istiyorsanız, sorumluluk talep edin — bununla birlikte rehabilitasyon imkânı sağlayın. Empati pratiği yapın: Her empati onay anlamına gelmez; ama anlamak çözüm üretir. SONUÇ — BANA GÖRE Bana göre “kötü insan” diye bir kategori tek başına var olamaz. İnsanlar çok katmanlıdır; bir davranışı kötü, başka bir davranışı iyi olabilir. “Bana göre kötü” olan, başka birine iyi gelebilir. Asıl mesele etiketlerde ısrar etmek değil, insanın davranışlarını bağlam içinde okumak, sorumluluk istemek ve değişim için fırsat tanımaktır. Bu bakış hem daha adil hem de daha pratik bir toplumsal yaklaşım getirir. Dostlar, okurlarımız — kesin yargılardan kaçınalım, anlamaya çalışalım ama ihmale de mahal vermeyelim. İnsan olmanın hem kusuru hem affı vardır; bizi insan yapan da budur.
Ekleme Tarihi: 24 Eylül 2025 -Çarşamba

İyi İnsan Kötü İnsan

Dostlar, okurlarımız — uzun zamandır etrafta dolaşan bu soruyu bugün sonuna kadar tartışalım: “İyi insan kimdir, kötü insan kimdir?” Bana göre bu etiketler kesin değil; bana kötü gelen, başkasına iyi gelebilir. Ama bu, meseleyi kolaylaştırmaz — aksine derinleştirir. Aşağıda konuyu felsefeden psikolojiye, gündelik örneklerden pratik önerilere kadar detaylı bir biçimde açtım.

İYİ VE KÖTÜNÜN GÖRECELİĞİ
İyilik ve kötülük, sabit birer etiket değildir. Bir davranış aynı anda hem başkası için yararlı hem de bir başka kişi için zararlı olabilir. Örneğin; sert, kurallara bağlı bir öğretmen bazı öğrenciler için başarı kapısını açarken, başka bir öğrenci için ruhsal baskı yaratabilir. Dolayısıyla “iyi” veya “kötü” tanımı büyük ölçüde algıya, zamana ve bağlama bağlıdır.

AHLAK FELSEFESİNDEN KISA BAKIŞ
Ahlak felsefesi bize farklı bakış açıları sunar:

Sonuç odaklı yaklaşımlar (consequentialism) davranışın sonuçlarına bakar: eylem fayda üretiyorsa iyidir.

Görev/kurallara dayalı yaklaşımlar (deontology) niyet ve kuralları önemser: doğru olan yapılmalıdır, sonuçlar ne olursa olsun.

Erdem etiği (virtue ethics) ise kişinin karakterine, alışkanlıklarına ve erdemlerine odaklanır.

Bu üç çerçeve, aynı olayı farklı biçimde “iyi” veya “kötü” olarak değerlendirir. Bu yüzden tek bir “doğru” etiket fikri zayıflar.

NİYET, EYLEM VE SONUÇ — ÜÇGENİ
Bir insanın “iyi” ya da “kötü” olarak değerlendirilmesinde niyet, eylem ve sonuç hep birlikte düşünülmelidir. Niyet iyi olabilir, ama öngörülmeyen sonuçlar zararlıysa sorumluluk akla gelir. Tersine, niyeti kötü olan birinin eylemi beklenmedik şekilde iyi sonuçlar doğurabilir. Bu üç unsurun ayrımı, kişiyi etiketlemeden önce sorgulamamıza yardımcı olur.

BİREYSEL ALGI VE TOPLUMSAL YARGILAR
Toplumların normları, dinî, kültürel ve tarihsel bağlamları “iyi”/“kötü” etiketlerini şekillendirir. Bazı davranışlar bir toplumda cesur ve doğru sayılırken başka bir toplumda aykırı ya da yanlış addedilebilir. Ayrıca bireysel deneyimlerimiz (travma, zarar görme, hayal kırıklıkları) bir kişiye karşı yargımızı etkiler: “bana göre o kişi kötüdür” yargısı sıklıkla kişisel geçmişin bir yansımasıdır.

ROLLER, GÜÇ VE ŞARTLARIN ETKİSİ
İnsanlar roller içinde davranış gösterir: ebeveyn, yönetici, polis, doktor... Bir rolün gerektirdiği sertlik, bir başkası tarafından “kötü” olarak algılanabilir. Güç ilişkileri de belirleyici — güç sahibi olan kişi hatalı davrandığında etkisi daha büyük hissedilir. Dolayısıyla bir davranışı değerlendirirken kişinin içinde bulunduğu rol ve koşulları göz önüne almak adildir, ama bu durum sorumluluğu ortadan kaldırmaz.

PSİKOLOJİK VE SOSYOLOJİK BOYUTLAR
Bir insanın davranışları genetik, öğrenme, travma ve çevresel faktörlerin bir bileşimidir. Suç işleyen birinin arkasında çocukluk travması, eğitimsizlik ya da yoksulluk gibi etkenler olabilir. Bu, yaptığını mazur göstermez, ama “kötü” etiketini tek başına açıklamaz. Toplumsal sistemlerin adaletsizlikleri, insanların eylem repertuarını daraltır — buna da bakmak gerekir.

GÜNDELİK HAYATTAN ÖRNEKLER
Bir komşunuz size karşı soğuk davranıyorsa, belki dönüp bakarsanız onun da kendi dertleri olduğunu görürsünüz.

Bir yönetici sert olabilir; bazı çalışanları motive ederken bazılarını kırar. Yöneticiye “kötü” demek işi basite indirger, çözüm üretmez.

Biri haksız yere eleştirildiyse, toplum hemen “kötü” damgası vurabilir; gerçek hikâyeyi öğrenmeden hüküm vermek kolaydır ama adil değildir.

AFFETME, DEĞİŞİM VE SORUMLULUK
“Kötü insan yoktur” demek affı zorunlu kılmaz. Affetme bir tercih ve süreçtir; kimse zorlanamaz. İnsanların değişme kapasitesi vardır — ama bu değişim sorumluluk, pişmanlık ve telafi eylemleriyle desteklenmelidir. Toplum olarak hem hesap sorabilmeli hem de dönüşü mümkün kılacak alan bırakabilmeliyiz.

PRATİK ÖNERİLER (OKURLARA VE DOSTLARA)
Önce sor: Bu davranışın arkasında ne olabilir?

Etiketlemeyi geciktir: Bir kişiyi tek bir eyleme göre ömür boyu damgalamak adil değildir.

Sınır koy: Zarar görüyorsanız affetmek ile o kişiye yakın kalmak farklıdır; kendinizi koruyun.

Hesap sor: Değişim istiyorsanız, sorumluluk talep edin — bununla birlikte rehabilitasyon imkânı sağlayın.

Empati pratiği yapın: Her empati onay anlamına gelmez; ama anlamak çözüm üretir.

SONUÇ — BANA GÖRE
Bana göre “kötü insan” diye bir kategori tek başına var olamaz. İnsanlar çok katmanlıdır; bir davranışı kötü, başka bir davranışı iyi olabilir. “Bana göre kötü” olan, başka birine iyi gelebilir. Asıl mesele etiketlerde ısrar etmek değil, insanın davranışlarını bağlam içinde okumak, sorumluluk istemek ve değişim için fırsat tanımaktır. Bu bakış hem daha adil hem de daha pratik bir toplumsal yaklaşım getirir.

Dostlar, okurlarımız — kesin yargılardan kaçınalım, anlamaya çalışalım ama ihmale de mahal vermeyelim. İnsan olmanın hem kusuru hem affı vardır; bizi insan yapan da budur.

Yazıya ifade bırak !
Okuyucu Yorumları (0)

Yorumunuz başarıyla alındı, inceleme ardından en kısa sürede yayına alınacaktır.

Yorum yazarak Topluluk Kuralları’nı kabul etmiş bulunuyor ve sonalanya.com sitesine yaptığınız yorumunuzla ilgili doğrudan veya dolaylı tüm sorumluluğu tek başınıza üstleniyorsunuz. Yazılan tüm yorumlardan site yönetimi hiçbir şekilde sorumlu tutulamaz.
Sitemizden en iyi şekilde faydalanabilmeniz için çerezler kullanılmaktadır, sitemizi kullanarak çerezleri kabul etmiş saylırsınız.