Ülkemiz turizm açısından eşsiz bir cennet. Tarih, kültür, güneş, kum, Kapadokya’nın peri bacaları, Karadeniz’in yeşili, Güneydoğu’nun mistik atmosferi, Ege’nin masmavi denizi ve Türk mutfağının eşsiz lezzetleri… Aradığınız ne varsa var. Tüm olumsuzluklara rağmen her yıl yaklaşık 60 milyon turist ağırlıyoruz. Ama soralım: Bu devasa sayıdan kim gerçekten kazanç sağlıyor?
Her Şey Dahil Sistemi: Esnafın Kabusu
Her şey dahil oteller, turistin memnuniyetini önemsiyor, ama çoğu zaman onları otelin sınırları içinde tutuyor. Çünkü otelden çıkan turist, şehirde para harcıyor; tura katılıyor, yemek yiyor, alışveriş yapıyor. Bu, hem otelin maliyetini düşürüyor hem esnafın kazanmasını sağlıyor.
Ama gerçek ne yazık ki farklı. Turist çoğu zaman otelden çıkmayı tercih etmiyor. Sonuç: Şehir merkezi boş, esnaf siftahsız. Turizm sadece otelcinin kazandığı bir sektör hâline geliyor.
Alanya’da Manzara: Kalabalık Var, Hareket Yok
İlçemizde turizm belli başlı bölgelere yoğunlaşmış durumda. Okurcalar’dan Mahmutlar’a binlerce tekstil mağazası açılmış. Ama Alanya merkeze turist gelmiyor. Alanya Kalesi’ni ve tarihi bölgeleri ziyaret eden turist sayısı parmakla sayılacak kadar az.
Bu durumda soru şu: Turizm anlayışımız mı değişti, yoksa biz mi yanlış yapıyoruz? Turist sadece otelde tatil yapmak istiyor; şehir merkezinde zaman geçirmek, kültürü deneyimlemek veya alışveriş yapmak ilgilerini çekmiyor.
Çözüm: Şehir Merkezini Canlandırmak
Turizmden ekmek yiyen herkes elini taşın altına koymalı. Belediye ve turizm dernekleri, turistleri merkeze çekmek için etkinlikler düzenlemeli. Bu etkinlikler hem görsel hem kültürel açıdan cazip olmalı, sosyal medyada ve otellerde etkin bir şekilde duyurulmalı.
Dünya çapında sanatçılar davet edilmeli, konserler ve gösteriler oteller aracılığıyla turistlere duyurulmalı. Ama sadece sanatçılar yetmez. Sokak festivalleri, gastronomi etkinlikleri, ışık gösterileri, havai fişek gösterileri ve kış aylarında uluslararası spor organizasyonları… Maratonlar, triatlonlar, golf turnuvaları, bisiklet yarışları, kayak etkinlikleri… Şehre yeni bir dinamizm getirir, otellerin kış dönemindeki boşluğunu doldurur, esnafın gelirini artırır.
Uzun Vadeli Düşünmek Zorundayız
Kısa vadeli kâr için sadece oteli düşünürsek, şehir kaybeder. Esnaf siftahsız kalır, şehir merkezi boşalır, vatandaşın turiste ilgisi ve saygısı azalır. Turist huzursuz olur, tekrar gelmek istemez. Sonuç: Otelci müşteri bulmakta zorlanır, fiyatlar düşer, kazanan biz olmayız.
Turizm sadece oteller için değil; şehir, esnaf ve halk için kazanç sağlamalı. Şehir merkezini, sokakları, tarihi ve kültürel değerleri ön plana çıkarmalıyız. Sürdürülebilir turizm, uzun vadede kazanç demektir; kısa vadeli düşünürsek, hepimiz kaybederiz.
Turizm bir şehirde sadece otellerin işini değil, esnafın, kültürün, tarihin ve halkın kazancını da ifade eder. Biz, sadece kendi kazancımızı düşünürsek, kısa süreli sevinç yaşarız. Ama uzun vadede kaybeden yine biz oluruz. Turizm, herkes için kazançlı olmalı, yoksa bir gün sadece “turizme devam, esnafa elveda” demek zorunda kalırız.Saygılarımla
