İsrail–İran geriliminden çıkarılacak ders şu: Deveden büyük fil vardır; füzeden de güçlü şey, birliktir, beraberliktir.
İran’ın elindeki füzeler hafife alınacak cinsten değildi,
Ama İsrail’i geri adım attırmaya yetmedi.
Çünkü kendi içindeki çatlaklar o füzelerden daha büyük delikler açıyordu.
İsrail de zaten oraya oynuyor şimdi: İçeriden çökertmeye.
Bu yüzden artık o klasik cümleyi güncellemenin vakti geldi:
“Birlik beraberliğe her zamankinden çok ihtiyacımız var” değil,
“Birlik beraberlik, füzeden bile önemlidir” deme zamanı.
Artık güvenlik sadece silahla değil,
Milletin gönlünü bir tutmakla sağlanır.
Bir ülkenin iç cephesi zayıfsa, dışardan gelen tehlike büyür.
Füze ne kadar güçlü olursa olsun, içeride yürekler dağınıksa savunma düşer.
İsrail ile İran ateş hattındayken,
Türkiye’de iktidar da muhalefet de iç cephenin önemini hatırlatıyor.
Doğrudur…
Etrafımız savaşla çevriliyken içeriyi sağlam tutmak şarttır.
Ama bu iş sadece sözle olmaz.
Bugün en büyük sorumluluk, iktidarın omzundadır.
AK Parti ve MHP’nin kurduğu Cumhur İttifakı, bu dönemde herkesi içine alan bir dil kurmak zorunda.
Çünkü İsrail’in İran içindeki hamleleri bize de açık bir uyarıdır:
“Dış saldırılar içeride zayıf bir zemin bulursa etkili olur.”
Milletin her ferdine ulaşan, herkesi kapsayan,
Kimseyi ötekileştirmeyen, kuşatıcı bir dil inşa edilmelidir.
Hacı Bektaş Veli’nin dediği gibi:
“Bir olalım, iri olalım, diri olalım.”
Başka çaremiz yok.
Güçlü bir Türkiye, ancak güçlü bir iç cepheyle mümkündür.