00
Haber Detayı
03 Ağustos 2016 - Çarşamba 21:00
 
ESNAFIN BU İSYANINA KULAK VERİN
- Haberi
ESNAFIN BU İSYANINA KULAK VERİN

Yüksek dükkan kiraları nedeniyle Alanya'da sosyal medya üzerinde oluşturulan 'Turizm bölgesi dükkan kiraları düşmeli diyenler buraya" adlı grup seslerini duyurmaya çalışıyor. 13 bin civarında üyesi bulunan grup, turizm esnafları bildirisi yayınladı. Bildiride şu ifadelere yer verildi:   Husam Serhan facebook hesabı tarafından kurulan ‘TURİZM BÖLGESİ DÜKKAN KİRALARI DüŞMELi DiYENLER BURADA’  grup üyesi (13.000kişi) esnaflar olarak, yetkililere duyurmak istediğimiz, şu an içinde bulunduğumuz kriz sürecinde yaşadığımız ve bugüne kadar birikmiş olan, sıkıntılarımız, şikayetlerimiz, önerilerimiz hatta itiraflarımız vardır.. Gönül isterdi ki bizim sorunlarımızı oda başkanlarımız ve bölge yetkilileri dile getirsin bizde işlerimize bakalım. Ama birkaçı istisna olmakla birlikte, bölge yetkililerimiz devletin kasasından çıkacak çözümleri gür bir sesle söylemekte ama bölge zenginlerinin menfaatlerine dokunan beklentilerimizi varla yok arasında ki cümleciklerle söylemekteler. Esnafın halinden yine en iyi esnaf anlar ve esnafın durumunu yine en iyi esnaf anlatır diyerek yola çıktık ve bahsi geçen sosyal medya hesabında tüm turizm bölgesi esnafları olarak birlik olduk. Bizler içinde bulunduğumuz durumu tüm gerçekleri ve en samimi haliyle sizlere anlatacağız. Bundan sonra imdadımıza koşmak veya görmezden gelmeye devam etmek değerli büyüklerimizin takdirindedir. Son 20 yılın en kötü sezonunu geçirdiğimiz gerçeğini her gün yeni bir yetkili dile getirmektedir. Halen durumun ciddiyetini idrak edemeyen yetkililer var ise bu ay sonu banka şubelerinin halini hatırlamalarını öneririz. Artık bankalar ay sonları dahi bomboş iken icra dairelerinde artan yoğunluk esnafın durumunu en net şekilde anlatmaktadır. Hükümet tarafından verilen destekler, icra dairelerinde ki yoğunluğu azaltmaya yönelik olmalıdır. Çekini, senedini, kredisini ve kirasını ödeyemeyen kiracı çareyi dükkanlarını kapatmakta bulmaktadır. Buda makro düzeyde bir işsizlik sorununu beraberinde getirmektedir. Ekonomik sorunların yol açtığı sosyolojik problemler çok yakın zamanda gazetelerin 3. sayfalarında bolca görünmeye başlayacaktır  An itibari ile 13.000 turizm esnaf üyesi olan sosyal medya grubumuzda esnafın sorunları tüm detayları ile konuşulmuş, sıkıntılarımızın yanında bazı çözüm önerileri de sunulmuştur. Buna göre; Toplam 6 aylık sezonun kalan 3 ayında, turist gelse bile mevcut sıkıntıları gideremeyecektir. Her gün onlarca esnafın battığı ve binlercesinin de batma riski ile burun burana olduğu bir dönemde devletimizin halen izleyici pozisyonunda beklemesi bizleri daha da tedirgin etmektedir. Devletin kasasına yük olacak hibeler verilemiyorsa, dükkan kiraların da yapılacak adil düzenlemeler ile mağdur durumda ki turizm esnafının yanında yer alınma konusunda daha fazla geç kalınmamalıdır.   Turim esnafının sıkıntıları ve çözümleri önem sırasına göre aşağıda ki gibidir. Tüm sene iş yapma potansiyeli olan bölgelerdeki dükkan kiraların beş katını, 6 ay iş yapan dükkanlar için ödemeye mecburuz çünkü bölgemizde esnaflık haricinde başka bir iş sahası bulunmamaktadır.. Son üç yıldır turizmde ki gerilemeler ve kontrolsüz bir hızla açılan çarşılar yüzünden küçülen pasta payımızın sonucu olarak, kiralarımızı bankalardan veya tefecilerden destek alarak ödeyebilmekteyiz.. Bu yüzden de sicili temiz olan esnaf arkadaşlarımızın bankalara, sicili bozuk olan esnaf arkadaşlarımızın ise tefecilere borçları hiç bitmemektedir. Her yeni sezona, daha iyi olacağına umut ederek, geçtiğimiz sezondan kalan borçlar ile başlamaktayız.   Samimi bir araştırma sonucunda daha iyi bir tablo ile karşılaşma ihtimali bulunmayan onbinlerce turizm esnafının bu sezon içinde bulunduğu ekonomik durum aynen şu şekildedir: Günlük  50TL – 100TL ciro ile üç ayı geride bırakan esnaf bu saatten sonra ekonomisi kötü olan Ruslar gelse  bile en iyi günlük cirosu 1.000TL olacaktır.Son 90 gün kalan sezonumuzun sonunda  toplam cirosu 90.000TL olacaktır. Sadece kira gideri 100.000TL’dir. Eleman primleri, toptancı borçları, vergi, SGK, kurum ödemeleri, geçen yıldan gelen borçlar ve sabit giderler kalemleri en az 400.000TL tutmaktadır.  Yani en iyi durumda ki esnafın bile 90.000TL kazancına karşılık, en iyimser ihtimalle  500.000 TL  borcu olacaktır. Toplam kazanç sütunu -410.000TL’yi gösterecektir. Tablo bu kadar vahim iken yetkililer; vergi indirimi, SGK primlerinde indirim veya faizsiz kredilerin çözüm olabileceğini düşünmekteler. Bu indirimler tek başlarına esnafın derdine derman olmayacaktır. Çok az esnafın sicili temiz kalmışken, sicil affından önce gelen faizsiz krediler kaç kişinin yarasını sarar bilinmez ama kredilerle günü kurtarmak iflasımızı katlanan borçlarımızla birlikte seneye ertelemekten başka yarar sağlamayacağı görünen bir gerçektir. Devlet kurumlarına olan borçlar yüzünden kimsenin dükkanına haciz gelmemektedir. Dükkan sahipleri, bankalar ve toptancılar  esnafın boğazını sıkmaktadır. Nefes alabilmemiz için devletimizden önemle ve acil olarak istediğimiz; dükkan kiralarının devlet otoritesi ile indirilmesidir. Belki devletimiz serbest piyasa ve özel mülk yasalarından dolayı dükkan sahiplerine ‘dükkan kiralarını düşür’ diyemez ama torba yasaya bir ilave yaparak; 2015 vergilendirme yılında gelir idaresine bildirilen tutarın üzerinde kira talep eden dükkan sahiplerine caydırıcı nitelikte bir cezai işlem uygulayabilir.   Turizm bölgelerinde ki mülk sahiplerinin sadece %5 lik bir kısmı gerçek kira bedellerini bildirmekteler. Devletimizin otelciye sağladığı teşvik, hibe, vergi iadesi gibi destekler sayesinde turizm bölgelerinde ki yatak kapasiteleri artarken, dükkan sahipleri de buna paralel dükkan kiralarını arttırdılar. 8.000Euro olan dükkan kiralarını 30.000Eurolara kadar çıkardılar. Şimdi ülkemize gelen turist sayısı eski yıllara geri döndü. Kiracılar olarak bizler dükkan sahiplerimize çıkıp ‘kiralarda indirim’ istedik; ‘zarar ediyorsan çık’ veya ‘sezon iyi giderken fazladan para mı verdin ki şimdi indirim istiyorsun’ gibi cevaplar aldık. Kira bedellerini en iyi giden sezonlara göre belirleyen dükkan sahiplerimizin gözlerinin paraya doymadığını öğrenip umudumuzu onlardan kestik. Devletimize sesimiz duyurmak için çaba sarf etmemiz gerektiğini anladık. Birbirleri ile yarış eder gibi kiralara zam yapan dükkan sahipleri hiçbir zaman gelir iradesine gerçek kira gelirlerini bildirmediler. Devlet sayesinde dükkanları değerlendi ama iş devlete vergi ödemeye geldiğinde vergiyi ya kiracıya yıktılar  yada 150.000 TL kira gelirine karşılık  20.000 gibi bedeller göstererek vergi kaçırdılar. Serbest ticaret koşullarının avantajlarından, esnafın alternatif bulamamasından kaynaklanan çaresizliğinden ve denetimlerin eksikliğinden faydalanan dükkan sahiplerimizin bu fırsatçılıklarına, artık devletimiz göz yummalıdır. Bu alanda düzenlemeler yapılmazsa çok fazla esnaf iflas edecektir. Turizm bölgelerinde ki bizlerin borçlu ve sicili bozuk şahıslar olmamız ortak özelliklerimiz olacaktır.   Talep ettiğimiz çözüm ise;   Turizm bölgeleri kendi içinde bölgelere ayrılıp iş yoğunluğu ve dükkan potansiyellerine göre metre kare başına tavan fiyat uygulaması yapılmalıdır. Kiracı arayan dükkan sahibi, işkur gibi adil işleyecek bir devlet kurumuna kiracı aradığını, kira bedelini ve aradığı kiracıdaki krıterleri bildirmelidir.. Aracı kurum kendi gözetiminde, daha önceden belirlediği kriterleri ve bölge dengelerini de gözeterek, dükkan sahibinin d aradığı kriterlere uygun adaylar arasından en tecrübeli olanları  ile mülk sahibini buluşturup kontrat yapılmalıdır. Mülk sahibi ile kiracı daha önce karşı karşıya gelmemelidir.. Kira ödemeleri de kurum tarafından takip edilmelidir.. Bu saye de dükkan sahipleri, tavan fiyattan fazlasını ve devlete bildirdiği tutardan fazlasını talep edemez. Vergi kaçıramaz. Ödemelerini düzgün yapan esnafı dükkanından çıkaramaz. Keyfi zamlar yapamaz. İyi konumdaki dükkanlar en çok parayı verene değil de tecrübeli ve istikrarlı işletecek insanlara verilmiş olur. Şantaj görmeyen kiracıda her türlü usulsüzlüğe karşı kanuni haklarını arar. Adaletli işleyen kurumun önceden belirlediği kriterler doğrultusunda kiraya verilmesi durumunda; turizm bölgelerine olan fazla göçün önüne geçilebilir. Parayı göstererek dükkan sahiplerinin gözünü boyayan pkk yandaşlarıyla ekmeğimizi paylaşmak zorunda da kalmayız.. Tüm bunlar devlet otoritesi altında yapılmaz ise, turizm bölgelerinde esnaflıktan başka hiçbir iş sahası bulamayan bizler, dükkan sahiplerinin bu usulsüzlüklerine boyun eğmek zorundayız. Yine bize aslı verilmeyen kontratlara imza atmak zorundayız. Yine gelir idaresine bildirilmeyen tutardaki senetleri imzalamak zorundayız. Yine devletimizin kasasına girmeyen bu kadar verginin kaçırılmasına ortak olmak zorundayız.  Çünkü ben yapmazsam başka biri yapacak. Çünkü başka alternatifimiz yok. Dolayısıyla zengini daha zengin, fakiri daha fakir yapan bu sistemde bu şekilde devam edecektir.  Ta ki  bir yetkili halimizi görüp bize acıyana kadar. Bu zamana kadar meclisin içerisinde ki vekil ve bakanların kendileri veya aileleri mülk zenginleri oldukları için sistem; mülk sahibine pozitif ayrımcılık tanırken, esnafa negatif yaklaşmaktadır. Örneğin: Turizm esnafları olan bizler, ülkeye döviz kazandırıyoruz, istihdam sağlıyoruz ve ekonomiye canlılık katıyoruz. Bir yılın sadece 6 ayı iş yaparak, devletin bütün kurumlarına  (vergi dairesi, SGK, Belediye, Emniyet, Odalar, Tedaş vs) vergi veya ceza adı altında farklı farklı paralar ödüyoruz. Peki ya dükkan sahipleri;. oturdukları yerden, ekonomiye hiç katkı da bulunmadan fırsatçılıkla büyük paralar kazanıyorlar. Ama 150.000TL kira kazancı elde eden dükkan sahipleri, gelir idaresine 20.000TL-30.000TL arası bir tutar bildirip vergi kaçırırken devletimiz alanen göz yumuyor. Sadece şikayet olması durumunda bölgenin vergi dairesinden denetmen gönderiliyor. Denetmen bölgeden geldiği için mülk sahibinin önceden haberi oluyor. Avukatı ile beraber gerekli önlemleri alıyor. Denetmen gelince nasıl beyanda bulunmaları konusunda diğer kiracılarını uyarıyor. Kiracıda, her yıl için noterden boşaltma taahhütnamesi verdiği için dükkanından kovulmaktan korkup, dükkan sahibinin istediği beyanı veriyor.. Zaten kiracı gerçek tutarı bildirse bile zam olarak kendisine döneceği için çareyi vergi kaçakçığına ortak olmakta buluyor. Kira vergilerinin tamamen dükkan sahibinde olacağı bir sistem bulunmalıdır. Tavan fiyat uygulamaları ile vergi yükünü dükkan sahibinde kalabilir. Bu tarz denetimlerin de muhakkak Ankara’dan gelen denetmenler tarafından yapılması gerekmektedir.   Şikayetçi olduğumuz ikinci önemli konu belediye tarafından el işi satsınlar diye güya ihtiyaç sahiplerine verilen, kira, elektirik su parası ödemeyen vergi vermeyen tezgahların bir dükkan gibi işlemesidir. Bunları belediyelere bildirmemize rağmen sonuç alamamamız ayrı bir konu ihtiyaç sahibi olduğu iddia edilen bu kişilerin birçoğunun altında lüks arabalar vardır. İçlerinde öğretmen emeklisi olanlar dahi vardır. Genellikle belediyelerin yandaşlarına verilen bu tezgahların gerçek ihtyaç sahiplerine verilmesi ve sadece el işi satmaları konusunda gerekli denetimler yapılarak, haksız rekabetin önüne geçilmelidir.. Yeni anayasa oluşturulacağı için meclisin avukatlarla doldurulmasının bir meyvesi olan çek yasası direk turizm esnafını ağır bir darbe vurmaktadır. Günlük siftah bile yapamayan esnafların çeklerini ödeme şansları hiç yokken devletimiz bu trajediye duyarsız kalmamalıdır. Birkaç esnafın ödeme gücü olduğu halde ödememeleri genelleştirilip onbinlerce esnaf dolandırıcı statüsünde görülmemelidir. Mecliste çoğunluk hangi kesimi oluşturuyor ise, o kesimin hayatını kolaylaştıran yasaların çıktığını görmekteyiz.  Meclisin içerisinde birazda borçlu veya esnaf olsa, belki o zaman esnafların yüzü güler ve borçluların sayısı azalabilir. Turizm ülkesinin meclisinde gerçekten turizmi bilen, bu konuda tecrübesi olan, bölgede yaşamış bakan ve vekiller görmeyi umut ediyoruz. Turizm bakanlığının en az dışişleri, ekonomi, içişleri kadar önemli ve aktif olmasını umut ediyoruz. Turizm bölgelerinde her yıl onlarca yeni çarşı yapılıyor. Bu çarşılar, devletimize veya belediyelere başvurarak gerekli izinleri alındıktan sonra kuruluyor. Acaba devletimiz bu izinleri verirken bu dükkanlarda süt, peynir satılacağını mı düşünüyor ki imitasyon ürünler satılınca avukatların basmalarına devletin savcıları izin veriyor? Turistler kendi ülkesinde orijinalini alamadığı için parasını biriktirip ülkemizde imitasyonunu alıyor bu sayede ülkeye döviz giriyor. Bu sektör oluşurken devletimizin elbette ki haberi vardı. Hatta bu sektörde ki insanlar devlet bankalarından kredi bile aldılar. Üretici pozisyonunda oldukları için teşviklerden bile yararlandılar. Şimdi bir anda ne oluyor da devletin savcıları marka avukatlarının baskın yapmasına izin veriyor. Bu sektörden ekmek yiyen bu kadar insana başka bir iş sahası oluşturulmadan bu baskınlara izin verilmesini doğru ve adil bulmuyoruz. Tur rehberlerinin, turistlere kendileri tur satmak istedikleri için, çarşıda paralarını bitirirler diye korktuklarından, infolarda ülkemizi güvensiz olarak anlatmaları, çarşıda kazıklanırsanız gibi telkinleri yüzünden turist otelden çıkmaya korkmaktadır. Bu da direk biz esnaflara ağır bir darbe vurmaktadır. Yılın sadece 6 ayında iş yapma imkanı bulurken, yatarak geçirdiğimiz 6 ayı büyük stres içerinde yıpranarak geçirmekteyiz. Borçlu şekilde beklediğimiz kış boyunca, ‘acaba bu sezon ne olacak’ endişesi taşımaktayız. Her yıl mutlaka zaten altı ay olan sezonumuzu, daha da kısaltan bir olay olmaktadır. Terör önce bizi etkilemektedir, Patlayan bombalar direk bizleri etkilemektedir, Siyasi krizler ilk bizi etkilemektedir, İçerdeki veya dışarıdaki askeri hareketlilik ilk bizi etkilemektedir, Dış politikada ki gerginlikler ilk bizi etkilemektedir, Dünya kupası maçları ilk bizi etkilemektedir, Ülkemizdeki veya turist gelen ülkelerde ki seçimler direk bizi etkilemektedir, Havalar soğuk gitse turist gelmez ilk biz etkileniriz, Hava çok sıcak olsa turist otelden çıkamaz ilk biz etkileniriz, Yağmur fazla yağsa turist çıkamaz ilk biz etkileniriz, Karaktersizin biri turiste tecavüz eder veya öldürür bütün zararını biz görürüz Hatta 2010 da örneğini gördüğümüz gibi, dünyanın herhangi bir yerinden yanardağ patlar yine ilk biz etkileniriz. Gazetecilerin erken yıpranmadan dolayı sahip olduğu erken emeklilik haklarının aynısının, daha yoğun stres altında ve sürekli bir borç kısır döngüsü içinde olan biz turizm esnaflarının da hakkı olduğu inancı ve beklentisi içerisindeyiz.   Defalarca şahit olduğumuz bir diğer konu. Otel de müşteri var iken, otele icra geliyor, turizm sektörünün kırılganlığından hiç haberi olmayan icra memuru ve görevlileri müşterinin gözü önünde haciz işlemini gerçekleştiriyor. Müşteri olayı fotoğraflayıp sosyal medyasında paylaşıyor. Dünyaya rezil oluyoruz. Hiçbir alacaklının itibarının, ülkemizin itibarından daha önemli olduğunu düşünmüyoruz. Ve bu tarz alacak tahsillerinin, en azından yıldızlar oteller için, ülkenin itibarına zarar gelmeyecek şekilde turizm bakanlığının onayı ve gözetimi altında yapılması için düzenlemeler yapılmasını talep ediyoruz.. Haciz işlemini gerçekleştiren yedieminciler bu işi alabilmek için Ankara’da tanıdıklarını devreye sokuyorlar. İşi almak için verdikleri önem,i işi aldıktan sonra göstermiyorlar. Birçok icra işleminden sonra kaldırılan ürünler özensiz taşıma ve istifleme hataları yüzünden kullanılmayacak durumdadır. Büyük araçları olmayan yedieminciler, taşıma işlerini küçük araçlarla defalarca git gel yaparak bitiriyorlar. Kullandıkları karton koliler, kırılabilen malzemeleri yeterince korumamaktadır. Tüm bunlar zaten para bulamadığı için icra gelen borçluya daha fazla maliyet oluşturmaktadır. Yediemin işleri verilecek kişilere büyük kamyonet ve ürünleri daha iyi koruyacak konteynır tarzı ekipmanların, yeterli sayıda sahip olma zorunluluğu getirilmelidir. Borçluların bu ekipmanları olmayan yedieminlere itiraz hakkı olmalıdır. Sıra geldi Oda başkanlarına ve siyasilere, bu kriz döneminde kimin esnaftan yana olup, kimin zenginden yana olduğunu gördük. Hiç söylemediğiniz veya kısık sesle, sadece demiş olmak için söylediğiniz ‘kiralar düşsün söylemlerini duyduk, ne kadar samimi olduğunuzu iyi anladık. Esnafın oyları ile seçilen başkanlarımızın bölgelerinin zenginlerinin menfaatleri yerine esnafın taleplerine öncelik vermelerini temenni ediyoruz. Bu dönemde ki tutumlarınızı seçim zamanı tek tek hatırlamak ve hatırlatmak üzere hafızalarımıza yazdık ve şimdilik susuyoruz.
Kaynak: (İHA) - İhlas Haber Ajansı Editör: Hamdi Acet
Yorumlar
Haber Yazılımı 0